Going Under
Now I will tell you what I’ve done for you
Şimdi sana senin için ne yaptığımı anlatacağım
50 thousand tears I’ve cried
50 bin gözyaşı döktüm
Screaming deceiving and bleeding for you
Senin için bağırarak aldatarak ve kanayarak
And you still won’t hear me
Ve sen hala beni duymuyorsun
Going under
Dibe iniyorum
Don’t want your hand this time I’ll save myself
Bu kez ellerini istemiyorum, kendi kendimi kurtaracağım
Maybe I’ll wake up for once
Belki bir kez uyanacağım
Not tormented daily defeated by you
Senin tarafından acı çektirilmemiş ve her gün yenilmemiş olarak
Just when I thought I’d reached the bottom
Tam dibe varmış olduğumu düşündüğüm sırada
I dive again
Yine dalıyorum
Nakarat :
[ I’m going under (going under)
Dibe iniyorum (dibe iniyorum)
Drowning in you(drowning in you)
Sende boğuluyorum (sende boğuluyorum)
I’m falling forever (falling forever)
Sonsuza dek düşüyorum (sonsuza dek düşüyorum)
I’ve got to break through
Harekete geçmeliyim
I’m going under
Dibe iniyorum ]
Blurring and stirring the truth and the lies
Bulandırıyor ve karıştırıyorum doğruyu ve yalanı
So I don’t know what’s real
Bu yüzden neyin gerçek olduğunu bilmiyorum
So I don’t know what’s real and what’s not x2
Bu yüzden neyin gerçek neyin gerçek olmadığını bilmiyorum
Always confusing the thoughts in my head
Kafamdaki düşünceleri her zaman karıştırıyorum
So I can’t trust myself anymore
Bu yüzden artık kendime güvenemiyorum
I dive again
Yine dalıyorum
Nakarat
So go on and scream
Devam et ve bağır
Scream at me so far away
Bağır bana çok uzaklardan
I won’t be broken again
Tekrar kırılmayacağım
I’ve got to breathe I can’t keep going under
Nefes almalıyım dibe inmeye devam edemem
I dive again
Yine dalıyorum
Nakarat
Bring Me To Life
How can you see into my eyes like open doors
Leading you down into my core
Nasıl bakabiliyorsun gözlerimin içine,
Seni özüme doğru götüren açık kapılar gibi
Where I’ve become so numb without a soul my spirit sleeping somewhere cold
Can taşımadan bezdiğim bu yerlerde ruhum soğuklarda uyumaktaydı
Until you find it there and
Lead it back home wake me up inside
Sen onu oralarda bulana kadar,
Yuvasına geri götürüne kadar,
İçimi uyandırana kadar
wake me up inside
İçimi uyandır
Call my name and save me from the dark
Seslen bana ve kurtar beni karanlıklardan
Bid my blood to run
Harekete geçir kanımı, aksın
Before i come undone
Save me from the nothing i’ve become
Yaşamamışlığım belirmeden,
Kurtar beni hiçliğimden
Now that I know what I’m without
Neyden mahrum kaldığımı şimdi anlıyorum
You can’t just leave me
Beni hemen terk edemezsin
Breathe into me and make me real
İçime nefesini ver ve gerçek yap beni
Bring me to life
Hayata döndür beni
Frozen inside without your touch
Without your love darling
Only you are the life among the dead
Senin dokunuşların
Senin sevgin olmadan içim buz tutmuş gibi
Tüm bu ölüm arasında, tek sensin hayat olan.
All this time I can’t believe I couldn’t see
İnanamıyorum nasıl göremedim bu kadar zaman
Kept in the dark but you were there in front of me
Karanlıkta yaşıyordum ama sen orda, önümdeydin.
I’ve been sleeping a thousand years it seems
Bin yıldır uyuyormuşum anlaşılan
Got to open my eyes to everything
Her şeye açmalıyım gözlerimi
Without a thought without a voice without a soul
Don’t let me die here
Beni ölüme terk etme
Bir tek ses, bir tek düşünce olmayan bu yerde..
There must be something more
Daha fazlası yaşanmalı
bring me to life
Beni hayata döndür
Everybody’s Fool
Perfect by nature
Doğuştan kusursuz
Icons of self indulgence
Kendine hoşgörünin simgeleri
Just what we all need
Hepimizin tek ihtiyaç duyduğu şey
More lies about a world that never was and never will be
Hiç var olmamış ve olmayacak olan bir dünya hakkında daha fazla yalan
Have you no shame, don’t you see me?
Hiç utanman yok mu, beni görmüyor musun?
You know you’ve got everybody fooled
Biliyorsun herkesi ahmak yerine koydun
Look here she comes now
Bak o geliyor işte
Bow down and stare in wonder
Önünde eğil ve meraklı bir şekilde bak
Oh how we love you
Oh seni ne çok seviyoruz
No flaws when you’re pretending
Sen aldatırken hiçbir kusur yok
But now I know she onever was and never will be
Fakat şimdi biliyorum hiçbir zaman var olmadı ve olmayacak
You don’t know how you’ve betrayed me
Sen bana nasıl ihanet ettiğini bilmiyorsun
And somehow you’ve got everybody fooled
Ve bir şekilde herkesi kandırdın
Without the mask where will you hide
Masken olmadan nereye saklanacaksın
Can’t find yourself lost in your lie
Kendi yalanında kendini bulamıyorsun
I know the truth now
Şimdi gerçeği biliyorum
I know who you are
Kim olduğunu biliyorum
And I don’t love you anymore
Ve seni artık sevmiyorum
It never was and never will be
Hiçbir zaman var olmadı, olmayacak da
You’re not real and you can’t save me
Sen gerçek değilsin ve beni kurtaramazsın
Somehow now you’re everybody’s fool
Bir şekilde sen şimdi herkesin aptalısın
My Immortal
I’m so tired of being here suppressed by all my childish fears
Burada, çocukça korkularım tarafından bastırılmış halde bulunmaktan çok yoruldum
And if you have to leave
Ve eğer gitmek zorundaysan
I wish that you would just leave
Hemen gitmeni dilerim
Cause your presence still lingers here
Çünkü varlığının hala burada oyalanıyor (takılıp kalıyor)
And it won’t leave me alone
Ve beni yalnız bırakmayacak
These wounds won’t seem to heal
Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.
This pain is just too real
Bu acı fazla gerçek
There’s just too much that time cannot erase
Zamanın silemediği çok fazla şey var
When you cried I’d wipe away all of your tears
Ağladığında, tüm gözyaşlarını silerdim
When you’d scream I’d fight away all of your fears
Çığlık attığında, tüm korkularınla savaşırdım
I held your hand through all of these years
Tüm bu yıllar boyunca elini tuttum.
But you still have all of me
Fakat hala bana tamamen sahipsin
You used to captivate me by your resonating light
Sen beni tınlayan ışığınla büyülerdin.
Now I’m bound by the life you left behind
Şimdi geride bıraktığın hayat tarafından bağlandım
Your face it haunts my once pleasant dreams
Yüzün, benim bir zamanlar tatlı olan rüyalarımı ziyaret ediyor
Your voice it chased away all the sanity in me
Sesin, tüm akıl sağlığımı kovaladı
These wounds won’t seem to heal
Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.
This pain is just too real
Bu acı fazla gerçek
There’s just too much that time cannot erase
Zamanın silemediği çok fazla şey var
I’ve tried so hard to tell myself that you’re gone
Kendime gittiğini söylemek için çok uğraştım
But though you’re still with me
Ama hala benimle olmana rağmen
I’ve been alone all along
Baştan beri yalnızım
Haunted
Long lost words, whisper slowly, to me
Uzun ve kayıp sözleri yavaşça fısılda bana
Still can’t find what keeps me here.
Hala beni burada tutan şeyi bulamıyorum
When all this time I’ve been so hollow, inside,
Bütün bu zaman boyunca hep şeffaf olduğumda, içimde,
(I know you’re still there)
(Hala orada olduğunu biliyorum)
Watching me
Beni izliyorsun
Wanting me
Beni istiyorsun
I can feel you pull me down
Beni zayıflattığını hissedebiliyorum
Fearing you
Senden korkuyorum
Loving you
Seni seviyorum
I won’t let you pull me down
Beni zayıflatmana izin vermeyeceğim
Hunting you, I can smell you-alive
Seni arıyorum, kokunu alabiliyorum-canlı
Your heart pounding in my head!
Kalbin kafamda küt küt atıyor!
Watching me wanting me
Beni izliyorsun beni istiyorsun
I can feel you pull me down
Beni zayıflattığını hissedebiliyorum
Saving me raping me
Beni kurtarıyorsun bana tecavüz ediyorsun
Watching me
Beni izliyorsun
Tourniquet
I tried to kill the pain
Acıyı öldürmeye çalıştım
But only brought more
Ama sadece daha çok getirdim
I lay dying
Yatıyorum ölerek
And i’m pouring crimson regret and betrayal
Ve kızıl pişmanlık ve ihanet akıtıyorum
I’m dying, praying, bleeding and screaming
Ölüyorum, dua ediyorum, kanıyorum ve bağırıyorum
Am I too lost to be saved?
Kurtarılamayacak kadar kayıp mıyım?
Am i too lost?
Çok mu kayıbım?
My God my tourniquet
Tanrım, sargı bezim
Return to me salvation
Kurtuluş (selamet) bana geri dön
My God, my tourniquet
Tanrım, sargı bezim
Return to me salvation
Kurtuluş (selamet) bana geri dön
Do you remember me
Beni hatırlıyor musun?
Lost for so long
Çok uzun süredir kayıbım
Will you be on the other side or will you forget me?
Diğer tarafta olacak mısın ya da beni unutacak mısın?
I’m dying, praying, bleeding and screaming
Ölüyorum, dua ediyorum, kanıyorum ve bağırıyorum
Am I too lost to be saved?
Kurtarılamayacak kadar kayıp mıyım?
Am I too lost?
Çok mu kayıbım?
Nakarat
My wounds cry for the grave
Yaralarım mezar için ağlıyor
My soul cries for deliverance
Ruhum teslimat için ağlıyor
Will I be denied, Christ
Red mi edileceğim Tanrım
Tourniquet
Sargı bezi
My suicide
İntiharım
Imaginary
I linger in the doorway of alarm clock screaming, monsters calling my name
Alarm saatinin çığlık attığı, canavarların adımı söyledikleri kapı aralığında oyalanıyorum
Let me stay
Kalmama izin ver
Where the wind will whisper to me
Rüzgarın bana fısıldayacağı yerde
Where the raindrops as they’re falling tell a story
Yağmur damlalarının düşerken bir hikaye anlattıkları yerde
In my field of paper flowers and candy clouds of lullaby
Kağıttan çiçek ve ninninin şeker bulutlarından tarlamda
I lie inside myself for hours
Saatlerce kendi içimde yatıyorum
And watch my purple sky fly over me
Ve mor gökyüzümün üzerimde uçuşunu izliyorum
Don’t say i’m out of touch
İletişimde olmadığımı söyleme
With this rampant chaos – your reality
Hızla yayılan bu kaos ile – senin gerçekliğin
I know well what lies beyond my sleeping refuge
Uyuyan sığınağımın ötesinde ne yattığını biliyorum
The nightmare I built my own world to escape
Kabustan kaçmak için kendi dünyamı kurdum
In my field of paper flowers and candy clouds of lullaby
Kağıttan çiçek ve ninninin şeker bulutlarından tarlamda
I lie inside myself for hours
Saatlerce kendi içimde yatıyorum
And watch my purple sky fly over me
Ve mor gökyüzümün üzerimde uçuşunu izliyorum
Swallowed up in the sound of my screaming
Çığlığımın sesinde yutuldum
Cannot cease for the fear of silent nights
Sessiz gecelerin korkusundan (dolayı) duramıyorum
Oh how I long for the deep sleep dreaming
Oh derin uyku rüyasını nasıl da istiyorum
The goddess of imaginary light
Hayali ışığın tanrıçası
Taking Over Me
You don’t remember me but I remember you
Beni hatırlamıyorsun ama ben seni hatırlıyorum
I lie awake and try so hard not to think of you
Uyanık yatıyorum ve seni düşünmemeye çalışıyorum
But who can decide what they dream
And dream i do…
Fakat kim neyi düşleyeceğine karar verebilir ki
ve düşlüyorum…
I believe in you
Sana inanıyorum
I’ll give up everything just to find you
Seni bulmak için her şeyden vazgeçeceğim
I have to be with you to live, to breathe
Seninle olmak zorundayım yaşamak, nefes almak için
You’re taking over me
Beni ele geçiriyorsun
Have you forgotten all I know and all we had?
Bildiklerimi ve yaşadıklarımızı unuttun mu?
You saw me mourning my love for you
Beni yasını tutarken gördün aşkım
And touched my hand
Ve elime dokundun
I knew you loved me then
Biliyordum o zaman beni seviyordun
I believe in you
Sana inanıyorum
I’ll give up everything just to find you
Seni bulmak için her şeyden vazgeçeceğim
I have to be with you to live, to breathe
Seninle olmak zorundayım yaşamak, nefes almak için
You’re taking over me
Beni ele geçiriyorsun
I look in the mirror and see your face
Aynaya bakıyorum ve senin yüzünü görüyorum
If I look deep enough
Eğer yeterince derin bakarsam
So many things inside that are just like you are taking over
İçerde tıpkı senin gibi bir çok şey kontrolü ele geçiriyor
Hello
Playground schoolbell rings, again
Oyun sahası okul zili çalıyor, yine
Rainclouds come to play, again
Yağmur bulutları oynamaya geliyor, yine
Has no one told you she’s not breathing?
Onun nefes almadığını sana kimse söylemedi mi?
Hello, I’m your mind, giving you someone to talk to…Hello…
Merhaba, ben senin zihninim, sana konuşacak birini veriyorum…Merhaba…
If I smile and don’t believe
Eğer gülümsersem ve inanmazsam
Soon I know I’ll wake from this dream
Biliyorum yakında bu rüyadan uyanacağım
Don’t try to fix me
Beni tamir etmeye çalışma
I’m not broken
Ben kırık değilim
Hello, I’m the lie living for you so you can hide…
Merhaba, ben senin için yaşayan yalanım, böylece saklanabilirsin
*Don’t cry…*
*Ağlama…*
Suddenly I know I’m not sleeping
Aniden, biliyorum ki uykuda değilim
Hello, I’m still here, all that’s left of yesterday…
Merhaba, Hala buradayım, dünden kalan tek şey…
My Last Breath
Hold on to me love
Tutun bana aşkım
You know I can’t stay long
Çok kalamam, biliyorsun
All I wanted to say was I love you and I’m not afraid
Bütün söylemek istediğim seni sevdiğim ve korkmadığımdı.
Can you hear me?
Duyuyor musun beni?
Can you feel me in your arms?
Hissedebiliyor musun kollarının arasında?
Holding my last breath
Son nefesimi tutarken,
Safe inside myself
Are all my thoughts of you
Kendi içimde güvenliyken
Seninle ilgili tüm düşüncelerim
Sweet raptured light it ends here tonight
Tatlı kendinden geçmiş ışık bu, bu gece bitmekte
I’ll miss the winter
Kışı özleyeceğim
A world of fragile things
Kırılgan şeylerin evrenini
Look for me in the white forest
Beni beyaz ormanda ara
Hiding in a hollow tree (come find me)
Boş bir ağacın içinde saklanırken (gel bul beni)
I know you hear me
Biliyorum duyuyorsun beni
I can taste it in your tears
Bunu tadıyorum gözyaşlarında
Holding my last breath
Son nefesimi tutarken,
Safe inside myself
Are all my thoughts of you
Kendi içimde güvenliyken
Seninle ilgili tüm düşüncelerim
Closing your eyes to disappear
Gözlerini kapatıyorsun gözden kaybolmak için
You pray your dreams will leave you here
Dua ediyorsun bıraksın diye seni hayallerin burada
But still you wake and know the truth
Yine de uyanıyorsun ve gerçeği biliyorsun
No one’s there
Kimse yok orada
Say goodnight
İyi geceler de
Don’t be afraid
Korkma
Calling me, calling me as you fade to black
Bana sesleniyorsun, bana sesleniyorsun siyaha silinirken
Whisper
catch me as i fall
Düşerken beni yakala
say you’re here and it’s all over now
Burada olduğunu ve her şeyin bittiğini söyle
speaking to the atmosphere
Çevreye konuş
no one’s here and i fall into myself
Hiç kimse yok burada ve kendime düşüyorum
this truth drives me into madness
Bu gerçek beni çıldırtıyor
i know i can stop the pain if i will it all away
Aklımdan çıkartırsam bu acıyı durdurabileceğimi biliyorum
don’t turn away
Geri çevirme
don’t give in to the pain
Acıya teslim olma
don’t try to hide
Gizlenmeyi deneme
though they’re screaming your name
Adını haykırdıkları halde
don’t close your eyes
Gözlerini kapatma
God knows what lies behind them
Onların arkasındaki yatanları tanrı biliyor
don’t turn out the light
Işığı kapatma
never sleep never die
Asla uyuma, asla ölme
i’m frightened by what i see
Gördüklerimden korktum
but somehow i know that there’s much more to come
Ama bir şekilde biliyorum ki daha olacak çok şey var
immobilized by my fear
Korkum tarafından durağanlaştırıldım
and soon to be blinded by tears
Ve yakında gözyaşlarım tarafından kör edileceğim
i can stop the pain if i will it all away
Aklımdan çıkartırsam bu acıyı durdurabileceğimi biliyorum
don’t give in to the pain
Acıya teslim olma
don’t try to hide
Gizlenmeyi deneme
though they’re screaming your name
Adını haykırdıkları halde
don’t close your eyes
Gözlerini kapatma
God knows what lies behind them
Onların arkasındaki yatanları tanrı biliyor
don’t turn out the light
Işığı kapatma
never sleep, never die
Asla uyuma, asla ölme
never sleep never die
Asla uyuma, asla ölme
fallen angels at my feet
Düşmüş melekler benim yanımda
whispered voices at my ear
Kulağıma sesler fısıldıyorlar
death before my eyes
Gözlerim ölmeden önce
lying next to me i fear
Yanımda yatıyorlar, korkuyorum
she beckons me shall i give in
O beni çağırıyor, teslim olmalı mıyım
upon my end shall i begin
Sonumu başlatmalı mıyım
forsaking all i’ve fallen for i rise to meet the end
Tüm aşık olduklarımı terkediyorum, sonumla buluşmak için yükseliyorum