Röportajlar

Kerrang Röportajı

Evanescence: Amy Lee’nin Sessizliğini Bozma Nedeni

Etrafındaki her şey darmadağın olurken sessizliğini koruyan Amy Lee sonunda sesini buldu ve onu iyilik için kullanacak

Amy Lee sözünü sakınmıyor. Röportajımızın başında ona nezaket gereği onu önemli bir şeyden uzak tutup tutmadığımızı sorduğumuzda bize verdiği cevap bunu açıkça belli ediyor.

“Evet – şarkı sözü yazmakla meşguldüm!” diye bize çıkışıyor. “Zırva medya!”

Eğer bu iğneli yorumunu kocaman bir sırıtışla ve hele o kocaman kahkahasıyla yapmamış olsaydı, kalbimiz kırılırdı.

Nashville’deki evinde koltuğuna yaslanmış ve yavaş yavaş çayının keyfini çıkaran Amy, “Sorun değil, bir yerde takılmıştım zaten,” diye bize gülümseyerek sözüne devam ediyor. “Bu bittikten sonra yazmaya döneceğim.”

Bahsettiği şarkı Evanescence’in 2011’den beri ilk kez tamamen yeni şarkılardan oluşacak ve heyecanla beklenen albümü The Bitter Truth’a son eklentilerinden biri. Tabii ki neyi böldüğümüz hakkında ona soru sormalıydık. Kendinizi tutun bakalım, dünyada bu haberi kıran ilk biz olacağız: Evanescence’in en yeni şarkısının adı…

“Turşulu Hardal” diyor Amy.

Turşulu Hardal?

“Geçici bir isim,” diye devam ediyor dümdüz bir yüzle. “Eminim ki eninde sonunda değişir.”

Yeni tekliler Wasted On You, The Game Is Over ve en son çıkmış Use My Voice’u ve, eh, Turşulu Hardal’ın varlığını düşünecek olursak, Evanescence’in yeni albümünün beklenişinin neredeyse bittiğini söyleyebiliriz. Geçen Mart sadece dört şarkı bitmişti ama grup –Amy’le beraber, gitaristler Jen Majura ve Troy McLawhorn, basçı Tim McCord ve baterist Will Hunt– yapımcı Nick Raskulinecz (Deftones, Foo Fighters, Alice In Chains) ile özenle çalışmaya devam ettiler, hani bir de dünya çapında bir salgın devam ederken, yani çok da önemli değil! Bitmesine ne kadar kalmış?

“Yüzde yetmiş bitti,” diyor Amy, ama cevabı tonlaması yüzünden daha çok bir soruyu andırıyor. “Hâlâ yazdığım için söylemesi zor.”

İşte tam da bu yüzden The Bitter Truth için daha bir çıkış tarihi belirlenmemiş: Amy hâlâ her gün ilham alırken grubunu belli bir zamana kilitlemek istemiyor. Ve cidden her gün ilham almaya devam ediyor.

Amy Lee kendini çok “şarj edilmiş” hissediyor. Mesela en son teklilerine bakın, “Arkadaşlarını toplayıp yüzüme silah doğrultsan da sesimi kullanacağım” diye şarkı söylüyor. Bu boş bir laf değil.

“Bu grup benim için her zaman yalan söyleyemeyeceğim bir yer olmuştur,” diye bize açıklıyor Amy. “Hayatta şarkı sözleri yazdıktan sonra bir sürü zor duruma göğüs gerebildiğim oldu. Onları yazıp, gaza gelip şarkıları kaydettikten sonra dediğim şeyleri harfi harfine yerine getirmek zorunda hissetmişimdir.”

“Bu sözler benim için hâlâ çok gerçek ve acil”

Amy Lee yeni şarkı yazdıktan hemen sonra o şarkıyı paylaşabilmenin verdiği heyecandan bahsediyor

Amy uzun zamandır rock dünyasında çok belirgin olan sesi sayesinde bir sürü platinum ödülle süslenmiş bir kariyere sahip olmuş olsa da, o sesinin gücünü 2020’de hem albüm içinde hem dışında nasıl belli amaçlar için yeni şekillerde kullanabileceğini öğreniyor.

Mayıs ayında, Facebook’ta “Ülke çapında protestolar sırasında bir basın toplantısı düzenleyip sadece konuyu değiştirmeye çalışan ve bunun üzerine George Floyd’un cinayetinden ve ondan önce yaşanmış sonu gelmeyen bir sürü haksızlıktan bile bahsetmeyen bir başkan, hele o tehditkâr ve ırkçı tweet’inin ardından,” diye yazarak şikayet etmişti. “Sinirden köpürüyorum…”

Amy daha önce farklı farklı siyasi fikirler taşıyan ama hep beraber Evanescence konserlerine gelebilen hayranlarını bölme riskini almak istemiyordu ama yavaş yavaş bu sessizliğinin yanlış bir şekilde “suç ortaklığı” gibi düşünülmesinden korkmaya başlamıştı. Bu nedenle, Evanescence Use My Voice’un çıkarılışı için Amerika’da oy vermeye kaydolmayı teşvik etmek için çalışan HeadCount.org ile biraraya geldi. Protesto üzerine çekilmiş müzik videosunda, Amy’nin üzerinde Beyaz Saray yansıması olan bir pencereden bakarken sahnesi var. Aradaki bağlantıları kurmak için bir dahi olmaya gerek yok.

“Dünya çapında demokrasi için verilen bir savaş var,” diyor Amy. “Yeni bir hedefim var. Şu anda yaptığım ve söylediğim her şey hayatımın geri kalanı boyunca benim için önem taşıyacak. Gelecekte şimdi olanlara dönüp baktığımda “Bunun için savaş verdin, onun için değil” diyebilmem lâzım. Eğer sadece sessiz kalmış olsaydım, asla kendimi affedemezdim. Hele beni dinleyen milyonlarca insan varken.”

Daha önce de bu kadar lafını sakınmadığı için pişman olmadığını söylese de (“Olanlar, olmak zorunda olduğunda oldular…”), Amy şimdi dediklerinin bazı Evanescence hayranlarını onlardan koparacağının farkında. Yine de şimdi dediklerini özellikle siyasi bulmuyor.

“Bu olanlar politikadan çok daha büyük şeyler,” diye başlıyor. “Bunlar özgürlük ve yalanlar hakkında. Bizi buraya getiren duygu sevgi, nefret değil – bunun birinden nefret etmekle hiçbir alakası yok. Bu bulamayan herkes için sevgi, özgürlük ve adalet istemek. Önemli olan herkesin içinden geçenleri dile getirebilecek cesarete sahip olmalarını sağlamak, seslerinin dinlenmeyeceğinden veya sayılmayacağından korku duymadan. Hepimizin kendimizi duyurabilmesi lâzım. Çözüm bu.”

Bunlar buzdağının görünen ucu.

“Yıllar boyunca beni derinden etkileyen ve beni buraya getiren çok şey oldu,” diyor Amy. “Söyleyecek çok şeyim var.”

O zaman biz de onu dinlemeliyiz.

Bazı sözler Amy Lee’yi sırf gözyaşlarına boğmadı, onu çok derinden sarstı. O sözler Chanel Miller’ın yazdığı beyannameye aitti. Miller, 2015’te onun da gittiği Stanford Üniversitesi’nde öğrenci olan Brock Turner tarafından cinsel istismara uğramıştı. Bu beyanname ilk kez Turner’ın ceza belirlenmesi sırasında mahkemede Miller tarafından bizzat okunmuştu. Önceden kendinizi hazırlamak isteyebilirsiniz: Uğradığı cinsel travma hakkında beyannamede açık açık konuşmuştu.

“Beni tanımıyorsun, ama benim içimde oldun,” dedi Miller. “Gazetelerde, ismim ‘şuuru yerinde olmayan, sarhoş kadın’ olarak geçiyordu. On üç hece, bu kadar. Gerçek ismimi, gerçek kimliğimi, o on üç heceden fazlası olduğumu, sadece bir parti sırasında çöp bidonu arkasında bulunmuş sarhoş bir kurbanın teki olmadığımı tekrar öğrenebilmek için çok çaba sarf etmem gerekti.”

Normalde çabuk çabuk konuşan Amy bu noktada Miller için duyduğu saygıyı açıklayabilmek için duraklıyor. Devam etmeden önce derin bir nefes alıp veriyor.

“O dava sırasında Turner’ın cezasını indirtmek için Miller hakkında söyledikleri şeyler benim içimde bir ateş uyandırdı,” diyor. “Ama bu ateşin en büyüğünü uyandıran şeyler negatif olan şeyler değil de pozitif olanlardı. Turner çok hafif bir cezaya çarptırıldıktan sonra Miller ayağa kalkıp kendi gerçeğini ve kendi hikâyesini saldırganının yüzüne okuyabildi. Çok ilham verici ve güçlü bir hareketti. İçimde bir şeyler uyandırdı. Yaşadığı deneyiminin basit, duru gerçeği onların ona karşı kullanabilecekleri her türlü silahtan daha güçlüydü. O sesini kullanmıştı. O kadar savaş verdikten, para harcadıktan ve çaba gösterdikten sonra en güçlü olan şey söylediği sözler olmuştu. O beyannameyi üç kere okudum ve hemen yazmaya başladım.”

Use Your Voice’u yazmak için Amy’ye ilk ilham veren Miller’dı. Bir kişinin söylediği şeylerin yalanları kesip atabileceğinin düşüncesi onu harekete geçirmişti.

“Bu, benim için, gerçek ve sevgiye karşı yalanların ve nefretin savaşı,” diyor Amy şarkının onun için kazandığı anlam hakkında. “Hayatımda, grubumda, kariyerimde ve özel hayatımda sesimin duyulması, kale alınması ve çarpıtılmaması için çok savaş verdim. Seslerimizin önemli olması ve duyulması gerektiği bana çok hitap eden bir konu.”

Amy daha önce K!’ye nasıl Evanescence ilk 2003’te ünlü olduğunda müzik endüstrisinin ona karşı olan davranışlarının onun kafasını karıştırdığını anlatmıştı. Bazen sırf genç olduğu için mi, yoksa sırf bir kadın olduğu için mi öyle davrandıklarını anlamak zordu. Bu konunun üzerine durmayı her zaman istememişti.

“Çoğu zaman ‘rock endüstrisinde bir kadın olmak’ hakkında olan sorulardan kaçınıyordum,” diye açıklıyor. “Bir noktada bıkmıştım, bunun beni tanımlayan bir şey olmasını istememiştim.”

Ama yine de rock dünyasının çifte standartlarının kötü ucu Amy’yi yakalamıştı: tut Ben Moody Evanescence’ten ayrıldıktan sonra Amy’nin yeteneklerinin küçük görülüp sorgulanması, tut ilk röportajlarda haksız yere bir diva veya bir buz kraliçesi gibi gösterilmesi, tut görünüşünün eleştirilmesi…

“En başlarda hep göz kamaştırıcı olmak, belli bir kiloda kalmak, güzel görünmek ve bir tanrıçaya benzemek için üzerimde baskı hissetmiştim,” diye itiraf ediyor Amy. “Ama baştan cinselleştirilmemek için sınır koymuştum.”

Gerçekten de, daha 2000’lerin ilk yıllarından, Amy sırf gruptaki erkeklerin yanındaki tek kadın olduğundan imajının ve cinsiyetinin kendi yeteneklerini gölgede bırakıcağının farkındaydı.

“İçimdeki eleştirmen habirebir ‘Bak şarkıları senin yazdığını, piyano çalabildiğini, klasik bir eğitimden geçtiğini bildiklerinden emin ol! Çok güzel görünme! Sakın orada mükemmel mükemmel oturma! Sakın görünüşünü ilk önceliğin yapma!’ diye konuşuyordu,” diyor Amy. “Her zaman bir müzisyen olarak ciddiye alınmak ve beğenilmek istemişimdir. ‘Kadın müzisyen’ olarak değil. ‘En iyi kadın şarkıcı’ değil, ‘en iyi şarkıcı’.”

Her zaman kendinin farkında olan Amy hemen frene basıyor – dediğinin kulağa ne kadar ukala geldiğini fark edince yüzünu buruşturuyor.

“Yani en iyi şarkıcı değil, ama ne dediğimi anladın, değil mi? Doğru yaz!” diye gülüyor.

Çok sinir bozacak bir şekilde, Amy’nin istediği eşit değerlenebileceği ortam gerçek değildi. “Eğer sesimizi yükseltemezsek içinde boğulmaya devam ederiz,” diye şarkı söylüyor Use My Voice’un bir noktasında. İşte bu nedenle geçenlerde Facebook’ta “dövmeli gitar kralları”na kıyasla kadınların rock dünyasındaki yerlerini inceleyen dobra bir yazı yazmıştı.

“Dürüst olmak gerekirse, kadınlar gerçekten atlanıyor,” diye içini döküyor Amy. “Her şey olup bitince hakkında yazılan özetlerde gerçekten lafımız geçmiyor. Bir kapağa konulmamız ya da radyoya çıkmamız cidden daha zor oluyor.”

“Kim olduğuna bak, kendini tanı ve insanlara gösterdiğin işlerinden emin ol”

Amy Lee nasıl kendi fikirlerini paylaşırken dürüst kalabilmeyi öğrendiğini anlatıyor

“Benim yaşadığım bu inanılmaz başarı için zarif, mütevazi, anlayışlı ve mutlu olmam iyi güzel de, bu kapılardan geçmeye çalışan diğer kadınlara yardım etmiyor,” diyor. “Eğer buraya kadar gelmemin kolay olmaması hakkında hakkında dürüst olmazsam, fazladan bariyerlerin varlığını kabul etmezsem ve rock endüstrisinde kadınların yerinin eşit olmadığını söylemezsem, hem diğer kadınlara, hem kendime hem de hepimizin geleceğine haksızlık yapıyorum demektir.”

Ama haksızlık yapmanın ötesinde bir durum var ki Evanescence’in rock dünyasında yarattığı etkilerden en gözden kaçmış olanı: Bir sonraki neslin grupları üzerinde bıraktıkları iz. Mesela, Taylor Momsen babası ona Evanescence’in ilk albümü olan Fallen’ı aldığında daha küçük bir çocuktu.

“Dokuz on yaşlarında bir kız olarak, Amy’yi kendime örnek alıyordum,” diyor Taylor K!’ye. “Ki Amy’den sonra gelen müziği dinlerseniz onun ne kadar doğrudan bir etkisi olduğunu kolaylıkla duyabilirsiniz. Onun gibisi yoktu; hem metal hem pop özellikleri taşıyan, güzel, karanlık ve operatik bir kadın şarkıcı. Göz kamaştırıcıydı.”

Birkaç yıl sonra, The Pretty Reckless’ın ilk turunu sağlayan da, tahmin edebileceğiniz gibi, Evanescence’ti. Şimdi, 2020 yılında, Taylor, Halestorm’un Lzzy Hale’i ve Within Temptation’ın Sharon den Adel’i gibi bir sürü kişiyle beraber Use My Voice’un arkaplan korosunda yer alıyor.

“Farkında olsa da olmasa da, kariyerimi nasıl izleyeceğim konusunda Amy’nin benim üzerimde onunla tanıştığımdan beri çok büyük bir etkisi oldu,” diyor Taylor.

Use My Voice’ta yer almış Lzzy de benzer şeyler düşünüyor. Dünyanın geri kalanı gibi o da Evanescence’le Bring Me To Life radyoları ele geçirdiğinde tanışmıştı. O zamanlar Lzzy “normal” kızlarla kendini özdeşleştiremiyordu – hatta hep siyah giyinmek istediği ve Alice Cooper dinlediği için okulda ona hep müdahale edilmişti.

“Amy tıpkı benim gibi olan tüm kızların ta kendisiydi, temsilcimizdi,” diye açıklıyor Lzzy. “O zaman bizim neslimizin sesiydi, hâlâ da öyle. Onu tanıyana kadar, sadece annemin neslinin rockçı kadınlarına kendime örnek alabilmek için dönebiliyordum. Amy ezberleri bozduğunda, bizim gibi insanların hepsi için kapıların açıldığını biliyordum.”

Amy bu mirasıyla çok gurur duyuyor ve devam ettirmek, geliştirmek istiyor. Onlarla Use My Voice üzerinde çalışmak hakkında konuşurken heyecanını zorla dizginleyebiliyor.

“Onların desteğini ve sevgisini hissetmek ve onların seslerini duymak beni güçlendiriyor,” derken yüzünü çiçekler açıyor. “Bizim gibi ne kadar kişi kendini gösterebilirse, o kadar kişi de bizden sonra gelebilecek. İlk tura çıktığımda, festivallere gittiğimde, televizyona çıktığımda falan, kadınlar yoktu ortalıkta. Şimdi hem sahne önünde hem sahne arkasında bir sürü var. Bu beni umutlandırıyor.”

The Bitter Truth, bitmeye yaklaşmışken, hakkında bilmek isteyebileceğiniz birkaç şey var. Şarkı sözleri ilk yazılmaya başlandığından beri bir sürü yeni ilham gelmiş olmasına rağmen, albümün ana konusu başından beri aynı.

“Bir rock albümü,” diye söz veriyor Amy. “Grubun gücünü ve ne kadar eğlenceli olabileceğini göstermek istedik. Kendimizi tutmuyoruz. Müziğimiz ağır olacak ve böyle ağır olmak çok hoşumuza gidiyor. Çok çok iyi oluyor. Ama sırf ağır olmak için ağır değil.”

Amy aynı zamanda, üç teklisi çıkmış olmasına rağmen, daha albümün seslerinin hepsini duymadığımızı iddia ediyor. “İnanılmaz agresif” veya “film müziği kadar dramatik” olan şarkıların da olacağını söz veriyor. Grubun aylar boyunca birbirinden ayrı kalmasından sonra sonunda kavuşmaları sayesinde taşan enerjileri bazı çok “hızlı ve yoğun” anlara yol açmış mesela. Çifte bas bateri kullanımının sözü geçiyor. Belki de en heyecan verici olan şey, o klasikleşmiş Call Me When You’re Sober teklisinde gördüğümüz “hırçın hava”nın da biraz albüme girmiş olması.

“Kesinlikle biraz var, ama yeni bir seviyeye ulaşmış durumda,” diyor gözünde bir parıltıyla. “Umarım hayranlarımızın beklediği ama ötesine de gidebilen bir şeyler gösterebiliriz. ‘Ötesine gidebilen’ kısmı benim için en heyecanlandırıcı unsur. Yaptığımız müzik benim hissettiğim duyguların sesi ve çok büyük duygularım var, o yüzden sesleri de güçlü.”

“Dışımın, içimi daha iyi temsil edebilmesini istiyorum”

Amy Lee hayatının her yönünde kendini kabullenebilmek hakkında konuşuyor

Büyük duygular gerçekten de Evanescence’in diskografisinde beklenen unsurlar.

Dünyanın dört bir yanında bizzat tanıştığı, Evanescence şarkılarını kullanarak yas, hastalık ve trajedinin altından kalkabilmiş hayranlarından bahsederken, “İnsanların hayatlarına dokunduğumuzu biliyorum,” diye açıklıyor Amy. Onları anlıyor ve onlarda kendisini görüyor.

“Bir sürü ağır şey yaşamış bir insanım, en azından yaşıma göre,” diye devam ediyor. “Başkasının ardından yaşanmaz diyebileceğimiz şeyleri yaşamış olduğunu görmek, bizim de benzer deneyimleri aşıp hayatımıza devam edebileceğimizin umudunu verir bize. Bir sürü kişi için o ‘başka’ insan olmuş olduğumun farkındayım ve bunun benim için ne kadar önemli olduğunu anlatamam. Hayatımın en kötü anlarına bir amaç kazandırmış oluyor bunlar. Korkunç bir trajediyi alıp, onu başkasına yardım etmek için kullanabilmek? Bana en çok şifa veren şey bu. Yaşanan acının içinden güzel şeyler çıkabilir. Evanescence’in benim için olan anlamının odak noktası bu oldu.”

Amy küçükken kız kardeşini kaybetmişti. 2018’in Ocak ayında da, ağır epilepsi hastası olan küçük erkek kardeşi Robby vefat etti.

Onun vefatının Amy’nin hayata bakış açısını değiştirip değiştirmediğini ve kardeşi için taşıdığı yas ve sevgi duygularının yeni şarkılarda dışa vurulup vurulmayacağını, Kerrang! olarak merak ediyoruz.

“Tabii ki, kalbimde hissettiğim en büyük ağırlık bu,” diyor Amy. “Diğer her şeyden daha ağır. Bakış açınızı değiştiriyor. Kaybettiğim ikinci kardeşim o. İlk seferinde altı yaşındaydım, o yüzden o an yaşadığım süreç farklıydı. Her şeyden çok korkuydu hissettiğim, bu seferse sevgi ve acı. Kazandığım bakış açısı tabii önemli ama sahip olmamayı tercih ederdim. Kardeşimin yanımda olmasını her şeye katbekat tercih ederim. Kesinlike hayatıma uzaktan, daha varoluşsal bir seviyeden bakmamı sağladı. Bu tür soruları müziğimizde de hep sorardık ama uzun bir süredir taze bir yerden gelmiyordu. Her gün erkek kardeşimi düşünüyorum. Sorunuzu ne kadar cevaplar bilmiyorum ama birini kaybettiğimizde, onların bir kısmını içimize aldığımıza inanmaya başladım. Onlar bir parçanız oluyor bence.”

Robby’nin hangi yönü artık senin bir parçan?

“Büyük şeyler de var, küçük şeyler de…” derken sözünün ucunu kaybedip sessizleşiyor Amy, sonra cevabına devam ediyor. “Onun söyleyeceğini düşündüğüm şeyleri söylerken buluyorum kendimi. Kardeşim doğayı ve hayvanları çok severdi, Budist diyebileceğiniz bir tutumu vardı. Annemlerin evinin her varlık için bir sığınak olmasını isterdi.”

Amy, bir eşek arısını öldürmek üzereyken kardeşiyle yaptığı bir konuşmayı hatırlıyor.

“Hadi ya, öldürme şunu!” diye ısrar etmişti Robby. “Yakala ve dışarıya sal.”

“Oğlum, eşek arısı bu – öldürüyorum,” diye cevap vermişti Amy. “Korkunç bir yaratık.”

“Bir şeyler öldürmeyi sevmiyorum işte. Hiçbir şey öldürmesek olmaz mı?” diye sordu Robby. “Barışçıl olmaya çalışalım – sen onu rahatsız etmezsen, o da seni rahatsız etmeyecek.”

Amy bunu anlattıktan sonra kendini toparlamak için biraz zaman alıyor.

“Ve artık böcek öldürmüyorum,” diye sırıtıyor. “Çok gülünç bir şey, ama hiç de gülünç değil aslında çünkü o isteğin geldiği yer çok saf ve haklı bir yer. Hepimizin varlığına bakış açımı değiştiriyor. Bu gezegende yaşayan diğer varlıklardan ne kadar farklıyız ki düşününce? Kendimize verdiğimiz önemden biraz silkinmemiz lâzım. En önemli bakış açısı değişimi bu.”

Bu albümde bu hissi duyacak mıyız?

“Umarım,” diyor Amy. “Daha hâlâ bir sürü şarkı sözü yazıyorum ve hepsi kalbimden, bir sürü şey hakkında geliyor.”

Evanescence’in şu ana kadarki en güçlü albümlerini çıkarmaları için her şey hazır gibi görünüyor cidden – rock dünyasının en büyük başarı hikâyelerinden birinin en yeni bölümü. Son zamanlarda müzik dünyasından bir sürü biyografi-filmleri yapıldı; Straight Outta Compton, Rocket Man, The Dirt gibi. Evanescence’in yolculuğu hakkında bir film olsa, en iyi başlık ne olurdu diye merak ediyoruz. İlk kez, Amy’nin aklına diyecek bir şey gelmiyor.

“Nasıl özetlerdim bunu?” diye düşünüp duruyor. “Konuşmamız böyle kötü ve zor şeyleri, trajedileri falan alıp onları yakıtımız olarak kullanmak hakkındaydı. Bir sürü zorluğu alıp onları güzel şeyler haline getirmek – buna nasıl bir başlık atılır? Yazar olan sensin!”

Bir başlık atamamış olabilir ama Amy Lee’nin Hikâyesini çok iyi özetlemeyi başardı. Artık sessiz kalmakla işi bitmiş Amy Lee. Artık eşek arılarını öldürmeyen Amy Lee. Turşulu Hardal isimli şarkısına dönmesi gereken Amy Lee.

Click the button below to download your print-at-home Kerrang! cover, smartphone wallpapers and more.

Evde baskı Kerrang! kapağını, duvar kağıtlarını ve daha fazlasını indirmek için tıklayın.


Çeviri için Zeynep Sıray ve Öykü Yıldızhan’a teşekkürler.

Kaynak: kerrang.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir