Röportajlar

Vice Magazine Röportajı

Evanescence’ın Solisti Amy Lee Kareokede Kendi Şarkılarını Söylemeyi Seviyor

Evanescence’ın vokalisti ile XFactor ve çocuk piyano ustası olmak üzerine konuştuk.

Amy Lee, pencereye çıplak ayakla adım attığı anda yüce bir hale geldi. “Bring Me To Life” videosu hepsi ona, Nightmare Before Christmas’tan Sally’e ve adamın biri camı açtığı için pencereden düşen gecelikli bir kadına, yol açıyor. Amy pencerenin kenarında parmak uçlarıyla tutunurken adam bol pantalonları ve boynonda iki zincirle çıkıp Papa Roach’un Jacobby Shaddix bize kendi çıkış noktasına ulaştığını söylemesinden beri duyduğumuz en iyi Rock-Rap’i yapıyor.

Evanescence, 20’li ve 30’lu yaşlarındaki herkesin 2003 ilk albümleri olan Fallen albümünden hatırladıkları gruptur. Kapak, Lee’nin mavi ve siyah renkteki yüzünün yakın çekimidir. İngiltere albüm listelerinde bir numaraya ulaştı ve dünya çapında milyonlarca kopya sattı. Bring Me To Life’ın sadece rock kısmıyla devam ettiler – ki ben hala kareokede az önce bahsettiğim erkek rap kısmını yapıyorum- fakat bütün emo ve nu-metal modasının kaybolmasına rağmen albümleri hala insanları etkiliyor.

Kısa bir süre önce Londra’daki çift başrol gösterileri öncesinde (Lee’nin tüylü bir pelerin giymesi ve kuyruklu piyano çalması), olabildiğince bedava kahve içtim ve odada onu beklerken Fallen albümündeki gibi elektrik mavisi ve siyah bir elbiseyle içeri girdiğinde aşırı derecede gergindim.

VICE: En son Kariyerinle ilgili bir şeye ne zaman hayır dedin?
Amy Lee: Az önce. Şu kadın bana hiç X Factor’de jüri olmayı düşünüp düşünmediğimi sordu.

VICE: Cidden mi? X Factor hakkında bir şeyler biliyor musun?
Amy Lee: Eh, bu tür gösteriler iyi ama gerçekten müziğe odaklanmak istiyorum. O tip bir durum çok fazla dikkat dağıtıcı olurdu çünkü olayın şöhret tarafına fazla takılırdım. Ben buna katılmıyorum, bu aslında beni garip ve gergin hissettiriyor. Ama şarkılarımı The X Factor’da söyledikleri zaman seviniyorum. Gerçekten. Bu gerçekten havalı, komik ve eğlenceli bir iltifat. Bir karaoke makinesi gibi – hiç kareoke yaptın mı?

VICE: Evet. Ya senin ya da Madonna’nın şarkılarını yapıyorum genelde.
Amy Lee: Turnenin ilk zamanlarında gerçekten karaoke takmıştım.Uzaktayken yerel bir bar bulur ve listeden “Bring Me To Life” bulursak, onu yapar ve farkedip farkedemeyeceğimize bakardık.

VICE: Ne konuda uzmansındır?
Amy Lee: Zelda Efsanesi. Gençliğimden beri hoşlandım ve şimdi de oynuyorum. Yeni bir oyun çıktı, bu yüzden bu gece otobüse geri döndüğümde tamamen ona programlıyım.

VICE: Eğer anında geri dönebileceğinin garantisi verilse ölümü deneyimlemek ister miydin?
Amy Lee: Bu çok ilgi çekici ama hayır. Korktuğumdan filan değil de… Hiç çocuğun var mı?

VICE: Hayır.
Amy Lee: Bir çocuğa sahip olmak, daha önce orada bulunmayan bir korku veriyor size. Şimdi ölmek istemiyorum. Daha önce istediğimden değil, sadece hayatımın daha çok değeri var. Ebeveyn olunca daha dikkatli oluyor ve sana bir şey olursa ne anlama geldiğini anlıyorsun. Çocuk sahibi olmandan bu yana biraz daha korkutucu olursun, çünkü sürekli: koru, koru, koru modunda oluyorsun. Oğlum çok tatlı, beni seviyor ve onu çok seviyorum.

VICE: Eğer herhangi bir zaman diliminde yaşama şansın olsaydı hangi zamanı seçerdin?
Amy Lee: Zamanımın karşıtı değilim ama daha masum bir zamanda, tüm teknolojinin olmadığı bir zamanda yaşamak harika olurdu. Gerçi zor olurdu çünkü derinlemesine araştırmadan çok geriye gidemezsin. Yani araştırmalardan sonra ama cep telefonlarından önce bir zamanda yaşamak isterdim.

VICE: Teknolojiye ne kadar zaman ayırıyorsun?
Amy Lee: Çok fazla ama yine de etrafımdaki insanlardan daha az. Çoğunlukla iş olarak bakıyorum çünkü. Hayranlarımızla konuşmayı, doğrudan insanlarla konuşmayı seviyorum çünkü bunu hiç yapamıyorduk. Duyurularımızı sürekli hayran klübünün ya da basının ya da başka bir şeyin aracılığıyla, başka birinin sesinden yapmak çok zor, anlatan kişinin neyi nasıl kastettiğine bağlı olarak yanlış anlaşılmalar oluyordu.

VICE: İlk sevgilinle nasıl ayrıldın?
Amy Lee: Şu ortada hemen hemen hiçbir şey olmayanları sayıyor musun?

VICE: En azından bir öpücük olması gerek.
Amy Lee: Tamam. Neden bitti? Taşınma yüzündendi. Babam radyoda çalışıyordu ve okul zamanlarında da sürekli taşınıyorduk. Bir okulda iki yıl geçiriyordum ve ardından taşınıyorduk. Çılgınca bir şeydi.

VICE: Geçtiğimiz on iki ayda kaç kitap okudun?
Amy Lee: Hiç. Bu gerçekten çok üzücü. Fazla zamanım olduğunda genellikle stüdyoma gidiyorum ve müzik yazıyorum. Biliyorum, kulağa bayağı geliyor ama gerçekten zevk alıyorum ve sakin hissetmek için bir şeyler yaratmam gerekiyor. Hiçbir şey yapmadan sakinleşemem, örgü örerken bile. Televizyonun önünde oturduğumuzda, şu yetişkin boyama kitaplarından birini yaparım ya da örgü örerim ya da bir video oyunu oynarım. O zaman iyi hissediyorum.

VICE: Hayatının hangi evresinde tamamen korku tarafından ele geçirildin?
Amy Lee:
Kardeşimin 8 yaşındayken beyin ameliyatı geçirdiği zaman. Şiddetli epilepsisi vardı ve bir günde 90 nöbet geçirdiği bir noktaya geldi, yani her beş dakikada bir. Yapacakları tek şeyin içeri girip onun bir kısmını kesmek olduğuna karar verdiler ve küçük bir çocuk için gerçekten riskli, çok uzun bir ameliyattı. O benim en iyi arkadaşımdı. Bu yüzden ailem ve ben hepimiz bekleme odasında oturduk ve tüm gün boyunca beyin ameliyatının iyi geçmesi için dua edip bekledik. Bu, korkunçtu.

VICE: Peki hayatında tamamen korkusuz hissettiğin bir dönem oldu mu?
Amy Lee:
Kesinlikle. On yedi ile yirmi dört arasında bir yerde olduğunuzda, “Ben her şeyi yapabilirim” diye düşünürsünüz ve bu korkusuzluk hakkında güzel bir şey var çünkü sadece bir şeyler denemek için güveniniz oluyor ama aynı zamanda geriye bakıp ne kadar tehlikede olduğunuzu anlıyorsunuz.

VICE: İzlerken ağladığın dizi ya da film var mı?
Amy Lee:
Her zaman ağlarım. Ben makul olandan çok daha fazla ağlıyorum. Bu gerçekten aptalca. Şu anda grupta başka bir kızın olması güzel çünkü o da yapıyor. İkimiz de aptalca boktan şeylere ağlıyoruz. Filmlerden emin değilim ama gerçekten, gerçekten The Crown’u seviyorum. Amerikalılar buna bayılıyor. Kraliçe Elizabeth’i genç bir insan olarak hiç bir zaman betimlemedim. Buna ağladım. Çocuk filmlerinde çok ağlıyorum. Dün gece Pinokyo’yu okuyordum ve ağlamaya başladım. Çok duygusallaşıyorum… müziğimde farketmediyseniz belirteyim.

VICE: Kariyerinde en çok gurur duyduğun ana ne zaman?
Amy Lee:
Oslo’daki Nobel Barış Ödülü töreni. Dünyanın her tarafından normalde çalmış olamayacağımız insanlarla birlikte çaldık. Çok prestijli, çok güçlü, çok dolu bir deneyim oldu. Bu çok büyük bir şeydi, bu yüzden gerçekten havalı kıyafetler giymek zorundaydık.

VICE: Okul anılarından hangisi diğerlerine göre daha baskın?
Amy Lee:
Sanırım dokuz yaşındayım. Evde çok uzun süredir piyano dersleri alıyordum. Müzik dersi aldık ve öğretmen bize müzik yazmayı öğretiyordu. Çok basitti, “Bu bir çeyrek notası, bu yarım nota”. Son denememiz için herkes bir kağıt parçası aldı ve herkes bir şeyler yaptı ve öğretmen bazılarını oynatacağını söyledi. Komikti, çünkü bazı insanlar biraz korkunç şekilde söyledi ve ben de “Twinkle, Twinkle Little Star” (şarkıyı harika şekilde söyler) seçtim, öğretmen de onu çaldı ve yüzünü değiştirdi. Gerçekten bir şey yaptığımı fark etti. Harika bir çocuk değildim, bir çeşit inek gibiydim, bu yüzden kendimle çok gurur duydum. Ve dersten sonra beni durdurdu ve “gerçekten etkileyici” dedi.

VICE: Arkadaşlarınla ilk nerede tatile çıktın?
Amy Lee:
Çok fazla tatile çıkmadım. Bir sömestr için üniversiteye gittim ve bir plak şirketiyle anlaştık ve işe başladık. Ve işimi seviyorum ve bu sayede seyahat edebiliyorum, böylece sahip olduğumuz eğlenceli zamanlar genellikle iş ile iç içe geçiyordu. Şu an olduğu gibi, Londra’da iki doğum günü partimiz vardı ve ikisi de patlama gibiydi. Doğum günlerini yolda yaparız, gerçekten yaparız. Ve gerçekten harika tatil yerlerine uğrarız.

VICE: Her hangi bir nedenden en geç saat kaça kadar ayakta kaldın?
Amy Lee:
 Tüm gece. Sadece ertesi güne kadar bekledim. Birkaç kez yaptım. Şimdi yapamam; yaşlandıkça daha da zorlaşıyor. Vücudun sadece kapanıyor. Tiyatro kompozisyonu dersi için üniversitede okuduğum her şeyi bir daha çektiğimi hatırlıyorum. Piyanodaki tüm ölçekleri düzgün bir şekilde çalmalı ve tüm bu teknik şeyleri yapmalı ve öğretmen size sorduğunda bunu nasıl yapacağımızı bilmeliydiniz. Gerçekten hızlı bir şekilde çözmek için yapacak çok işim vardı. Şu küçük prova odalarına sahiplerdi. Bu kanepe kadar büyükler, onlar bile değil, tüm odada sadece bir dik piyano. Ben de saat 6 gibi gittim ve bir miktar kafein içtim ve güneş doğuncaya kadar kaldım. Sonunda sadece sakinleşmeye çalışıyordum çünkü sınıfımın saat 8’de olduğunu biliyordum, ben de “Şimdi derse ve derse kadar ders çalışacağım” gibiydi.

VICE: Hayatndaki en kötü dönem neydi?
Amy Lee:
Hayatımın en garip aşaması, Arkansas’ta yaklaşık 13 yaşında olduğum zamandı. Daha yeni taşındık ve hiç kimseyi tanımadığınız ve okulda gerçekten uçuk olan bu değişikliklerden biriydi. Özel bir okuldu ve ben de sadece bir devlet okulundan gelmiştim ve görünüşe göre ‘havalı’ giyinmemiştim. Herkes tamamen farklı görünüyordu ve ben sadece bir yabancı gibi hissettim. Saçlarım çok kısa kesilmişti ve çok kalındı, böylece kafamın üstünde bir mantar gibiydi ve diş tellerim vardı. 13 yaşında kim vücudunu ve konuşma tarzını beğenir ve herşeyin berbat olduğunu düşünmez ki? Hepimiz düşünürüz.

10.07.2017

Çeviri için Berfin Şefika’ya teşekkürler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir