Origin


Whisper


catch me as i fall
Düşerken beni yakala

say you’re here and it’s all over now
Burada olduğunu ve her şeyin bittiğini söyle

speaking to the atmosphere
Çevreye konuş

no one’s here and i fall into myself
Hiç kimse yok burada ve kendime düşüyorum

this truth drives me into madness
Bu gerçek beni çıldırtıyor

i know i can stop the pain if i will it all away
Aklımdan çıkartırsam bu acıyı durdurabileceğimi biliyorum

don’t turn away
Geri çevirme

don’t give in to the pain
Acıya teslim olma

don’t try to hide
Gizlenmeyi deneme

though they’re screaming your name
Adını haykırdıkları halde

don’t close your eyes
Gözlerini kapatma

God knows what lies behind them
Onların arkasındaki yatanları tanrı biliyor

don’t turn out the light
Işığı kapatma

never sleep never die
Asla uyuma, asla ölme

i’m frightened by what i see
Gördüklerimden korktum

but somehow i know that there’s much more to come
Ama bir şekilde biliyorum ki daha olacak çok şey var

immobilized by my fear
Korkum tarafından durağanlaştırıldım

and soon to be blinded by tears
Ve yakında gözyaşlarım tarafından kör edileceğim

i can stop the pain if i will it all away
Aklımdan çıkartırsam bu acıyı durdurabileceğimi biliyorum

don’t give in to the pain
Acıya teslim olma

don’t try to hide
Gizlenmeyi deneme

though they’re screaming your name
Adını haykırdıkları halde

don’t close your eyes
Gözlerini kapatma

God knows what lies behind them
Onların arkasındaki yatanları tanrı biliyor

don’t turn out the light
Işığı kapatma

never sleep, never die
Asla uyuma, asla ölme

never sleep never die
Asla uyuma, asla ölme

fallen angels at my feet
Düşmüş melekler benim yanımda

whispered voices at my ear
Kulağıma sesler fısıldıyorlar

death before my eyes
Gözlerim ölmeden önce

lying next to me i fear
Yanımda yatıyorlar, korkuyorum

she beckons me shall i give in
O beni çağırıyor, teslim olmalı mıyım

upon my end shall i begin
Sonumu başlatmalı mıyım

forsaking all i’ve fallen for i rise to meet the end
Tüm aşık olduklarımı terkediyorum, sonumla buluşmak için yükseliyorum

Imaginary


I linger in the doorway of alarm clock screaming, monsters calling my name
Alarm saatinin çığlık attığı, canavarların adımı söyledikleri kapı aralığında oyalanıyorum

Let me stay
Kalmama izin ver

Where the wind will whisper to me
Rüzgarın bana fısıldayacağı yerde

Where the raindrops as they’re falling tell a story
Yağmur damlalarının düşerken bir hikaye anlattıkları yerde

In my field of paper flowers and candy clouds of lullaby
Kağıttan çiçek ve ninninin şeker bulutlarından tarlamda

I lie inside myself for hours
Saatlerce kendi içimde yatıyorum

And watch my purple sky fly over me
Ve mor gökyüzümün üzerimde uçuşunu izliyorum

Don’t say i’m out of touch
İletişimde olmadığımı söyleme

With this rampant chaos – your reality
Hızla yayılan bu kaos ile – senin gerçekliğin

I know well what lies beyond my sleeping refuge
Uyuyan sığınağımın ötesinde ne yattığını biliyorum

The nightmare I built my own world to escape
Kabustan kaçmak için kendi dünyamı kurdum

In my field of paper flowers and candy clouds of lullaby
Kağıttan çiçek ve ninninin şeker bulutlarından tarlamda

I lie inside myself for hours
Saatlerce kendi içimde yatıyorum

And watch my purple sky fly over me
Ve mor gökyüzümün üzerimde uçuşunu izliyorum

Swallowed up in the sound of my screaming
Çığlığımın sesinde yutuldum

Cannot cease for the fear of silent nights
Sessiz gecelerin korkusundan (dolayı) duramıyorum

Oh how I long for the deep sleep dreaming
Oh derin uyku rüyasını nasıl da istiyorum

The goddess of imaginary light
Hayali ışığın tanrıçası



My Immortal


I’m so tired of being here suppressed by all my childish fears
Burada, çocukça korkularım tarafından bastırılmış halde bulunmaktan çok yoruldum

And if you have to leave
Ve eğer gitmek zorundaysan

I wish that you would just leave
Hemen gitmeni dilerim

Cause your presence still lingers here
Çünkü varlığının hala burada oyalanıyor (takılıp kalıyor)

And it won’t leave me alone
Ve beni yalnız bırakmayacak

These wounds won’t seem to heal
Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.

This pain is just too real
Bu acı fazla gerçek

There’s just too much that time cannot erase
Zamanın silemediği çok fazla şey var

When you cried I’d wipe away all of your tears
Ağladığında, tüm gözyaşlarını silerdim

When you’d scream I’d fight away all of your fears
Çığlık attığında, tüm korkularınla savaşırdım

I held your hand through all of these years
Tüm bu yıllar boyunca elini tuttum.

But you still have all of me
Fakat hala bana tamamen sahipsin

You used to captivate me by your resonating light
Sen beni tınlayan ışığınla büyülerdin.

Now I’m bound by the life you left behind
Şimdi geride bıraktığın hayat tarafından bağlandım

Your face it haunts my once pleasant dreams
Yüzün, benim bir zamanlar tatlı olan rüyalarımı ziyaret ediyor

Your voice it chased away all the sanity in me
Sesin, tüm akıl sağlığımı kovaladı

These wounds won’t seem to heal
Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.

This pain is just too real
Bu acı fazla gerçek

There’s just too much that time cannot erase
Zamanın silemediği çok fazla şey var

I’ve tried so hard to tell myself that you’re gone
Kendime gittiğini söylemek için çok uğraştım

But though you’re still with me
Ama hala benimle olmana rağmen

I’ve been alone all along
Baştan beri yalnızım

Where Will You Go


You’re too important for anyone
Herkesten daha önemlisin

You play the role of all you long to be
İstediğin her şeyin rolünü üstlenmişsin

But I [I] I know who you really are
Ama ben gerçekte kim olduğunu biliyorum

You’re the one who cries when you’re alone
Sen tek başına kaldığında ağlayan birisin

But where will you go
Ama nereye gideceksin

With no one left to save you from yourself?
Seni kendinden kurtaracak birileri kalmayınca?

You can’t escape
Kaçamazsın

You can’t escape
Kaçamazsın

You think that I can’t see right through your eyes
Aklından geçenleri göremediğimi sanıyorsun

Scared to death, to face reality
Gerçeklerle yüzleşmekten ölesiye korkuyorsun

No one seems to hear your hidden cries
Kimse içindeki feryatları duyamıyor

You’re left to face yourself alone
Kendinle tek başına yüzleşmek zorunda kalıyorsun

But where will you go [where will you go?]
Ama nereye gideceksin

With no one left to save you from yourself
Seni kendinden kurtaracak birileri kalmayınca?

You can’t escape the truth
Gerçeklerden kaçamazsın

I realize you’re afraid [I realize]
Korktuğunun farkındayım

But you can’t abandon everyone
Ama herkesi arkanda bırakamazsın

You can’t escape
Kaçamazsın

You don’t want to escape
Kaçmak istemiyorsun


I am so sick of speaking words that no one understands
Kimsenin anlamadığı laflar sarf etmekten bıktım

Is it clear enough that you can’t live your whole life all alone?
Hayatını tek başına geçiremeyeceğini anlıyor musun?

I can hear you in a whisper
Seni fısıltılarda bile duyabiliyorum

But you can’t even hear me screaming
Ama sen benim çığlıklarımı bile duyamıyorsun

Where will you go [where will you go?]
Ama nereye gideceksin

With no one left to save you from yourself?
Seni kendinden kurtaracak birileri kalmayınca?

You can’t escape the truth
Gerçeklerden kaçamazsın

I realize you’re afraid [I realize]
Korktuğunun farkındayım

But you can’t reject the whole world
Ama tüm dünyayı reddedemezsin

You can’t escape
Kaçamazsın

You won’t escape
Kaçamazsın

You can’t escape
Kaçamazsın

You don’t want to escape
Kaçmak istemiyorsun


Field Of Innocence


I still remember the world
Hala dünyayı hatırlıyorum

From the eyes of a child
Bir çocuğun gözlerinden

Slowly those feelings
Bu duygular yavaşça

Were clouded by what I know now
Bulutlandı şimdi bildiklerim sayesinde

Where has my heart gone
Kalbim nereye gitti

An uneven trade for the real world
Gerçek dünya için düzensiz bir takas

I want to go back to
Geri dönmek istiyorum

Believing in everything and knowing nothing at all
Herşeye inanmayı ve hiçbir şey bilmemeyi

I still remember the sun
Hala güneşi hatırlayabiliyorum

Always warm on my back
Sırtımdaki her zamanki sıcaklığı

Somehow it seems colder now
Her nasılsa şimdi daha soğuk gözüküyor

Where has my heart gone
Kalbim nereye gitti

Trapped in the eyes of a stranger
Bir yabancının gözlerine hapsoldu

I want to go back to
Geri dönmek istiyorum

Believing in everything
Herşeye inanmayı

As the years pass by before my face
Yıllar gözlerimin önünden geçtikçe
[totus desiderabilis]
As wars rage before me
Savaşlar karşımda hiddetle devam ettikçe
Finding myself in these last days of existence
Varoluşun sonunda kendimi buldum
This parasite inside me I forced it out
İçimdeki paraziti çıkardım
In the darkness of the storm
Fırtınanın karanlığında
[Iesu, Rex amirabilis]
Lies an evil
Kötülük yalanlar söylese de
But it’s me
Bu benim

Even In Death


Give me a reason to believe that you’re gone
Gerçekten artık burada olmadığına inanmam için bana tek bir neden ver

I see your shadow so I know they’re all wrong
Yanıldıklarını biliyorum çünkü hâlâ gölgen gözlerimin önünde

Moonlight on the soft brown earth
Kara toprağın üstüne düşen ay ışığı

It leads me to where you lay
Bana nerede yattığını gösteriyor

They took you away from me but now I’m taking you home
Seni benden aldılar ama şimdi ben seni eve götürüyorum

I will stay forever here with you, my love
Seninle sonsuza kadar burada kalacağım, aşkım

The softly spoken words you gave me
Demiştin bana tatlı tatlı

Even in death our love goes on
Ölsek bile aşkımız hayatta

Some say I’m crazy for my love, Oh my love [my love]
İnsanlar aşkım yüzünden delirdiğimi söylüyorlar, ah aşkım

But no bonds can hold me from your side, Oh my love
Ama hiçbir zincir beni senin yanından alıkoyamaz, ah aşkım

They don’t know you can’t leave me
Senin beni bırakamayacağını bilmiyorlar

They don’t hear you singing to me
Senin bana şarkı söylediğini duymuyorlar

I will stay forever here with you, my love
Seninle sonsuza kadar burada kalacağım, aşkım

The softly spoken words you gave me
Demiştin bana tatlı tatlı

Even in death our love goes on
Ölsek bile aşkımız hayatta

And I can’t love you, any more than I do
Ve seni zaten sevdiğimden daha çok sevmem imkânsız

I will stay forever here with you, my love
Seninle sonsuza kadar burada kalacağım, aşkım

The softly spoken words you gave me
Demiştin bana tatlı tatlı

Even in death our love goes on
Ölsek bile aşkımız hayatta

And I can’t love you, any more than I do
Ve seni zaten sevdiğimden daha çok sevmem imkânsız

People die, but real love is forever
(İnsanlar ölür, ama gerçek aşk sonsuza kadardır)


Anywhere


Dear my love, haven’t you wanted to be with me
Sevgili aşkım, benimle olmak istemiyor muydun?

And dear my love, haven’t you longed to be free
Ve sevgili aşkım, özgür olmayı arzulamamış mıydın?

I can’t keep pretending that I don’t even know you
Seni tanımıyormuş gibi davranmaya devam edemem

And at sweet night, you are my own
Ve tatlı gecede, sen benimsin

Take my hand
Elimi tut

[KORO:]
We’re leaving here tonight
Bu gece burayı terk ediyoruz

There’s no need to tell anyone
Kimseye söylemeye gerek yok

They’d only hold us down
Sadece bizi durdurmaya çalışırlar

So by the morning light
O yüzden sabah ışığıyla birlikte

We’ll be half way to anywhere
Herhangi bir yere doğru yolu yarılamış olacağız


Where love is more than just your name
Aşkın senin adından daha fazlası olduğu yere

I have dreamt of a place for you and I
Senin ve benim için bir yer hayal ettim

No one knows who we are there
Orada kimse kim olduğumuzu bilmiyor

All I want is to give my life only to you
Tek istediğim hayatımı sadece sana vermek

I’ve dreamt so long I cannot dream anymore
O kadar çok hayal ettim ki artık hayal edemiyorum

Let’s run away, I’ll take you there
Haydi kaçalım, seni oraya götüreceğim
 

We’re leaving here tonight
Bu gece burayı terk ediyoruz

There’s no need to tell anyone
Kimseye söylemeye gerek yok

They’d only hold us down
Sadece bizi durdurmaya çalışırlar

So by the morning light
O yüzden sabah ışığıyla birlikte

We’ll be half way to anywhere
Herhangi bir yere doğru yolu yarılamış olacağız


Where no one needs a reason
Kimsenin neden aramadığı yerde

Forget this life
Bu Hayatı Unut

Come with me
Gel Benimle

Don’t look back you’re safe now
Arkana bakma, güvendesin artık

Unlock your heart
Kalbinin kilidini aç

Drop your guard
Nöbetçilerini uzaklaştır

No one’s left to stop you
Seni durduracak kimse kalmadı

Forget this life
Bu Hayatı Unut

Come with me
Gel Benimle

Don’t look back you’re safe now
Arkana bakma, güvendesin artık

Unlock your heart
Kalbinin kilidini aç

Drop your guard
Nöbetçilerini uzaklaştır

No one’s left to stop you
Seni durduracak kimse kalmadı


Lies


Bound at every limb by my shackles of fear
Tüm kollarım korkumun zincirleriyle bağlandı

Sealed with lies through so many tears
Gözyaşlarının arasındaki yalanlarla mühürlendim

Lost from within, pursuing the end
İçten kayboldum, sonu kovalayarak

I fight for the chance to be lied to again
Yeniden yalan söylenme şansı için savaşıyorum

You will never be strong enough
Asla yeterince güçlü olmayacaksın

You will never be good enough
Asla yeterince iyi olmayacaksın

You were never conceived in love
Asla aşka gebe kalmadın

You will not rise above
Asla yukarıda doğmayacaksın

Nakarat :

They’ll never see
Onlar asla görmeyecek

I’ll never be
Ben asla var olmayacağım

I’ll struggle on and on to feed this hunger
Bu açlığı doyurmak için uğraşıp duracağım

Burning deep inside of me
Benim içimde yanan

But through my tears breaks a blinding light
Ama kör edici bir ışık gözyaşlarımı deliyor

Birthing a dawn to this endless night
Bu sonsuz geceye bir şafak doğuruyor

Arms outstretched, awaiting me
Kollar açık, beni bekliyor

An open embrace upon a bleeding tree
Kucağını açmış kanayan ağacın üzerinde

Rest in me and I’ll comfort you
İçimde dinlen ve seni rahatlayacağım

I have lived and I died for you
Ben senin için yaşadım ve öldüm

Abide in me and I vow to you
Bana tahammül et ve ben sana yemin ederim

I will never forsake you
Seni asla bırakmayacağım

Nakarat


Away From Me


I hold my breath as this life starts to take its toll
Bu hayat kötü etkisini göstermeye başlarken nefesimi tutuyorum

I hide behind a smile as this perfect plan unfolds
Bu mükemmel plan öğrenilirken bir gülüşün arkasına saklanıyorum

But oh, God, I feel I’ve been lied to
Ama oh, Tanrım, bana yalan söylendiğini hissediyorum

Lost all faith in the things I have achieved
Başardığım tüm şeylere olan inancımı kaybettim
And I
Ve ben

I’ve woken now to find myself
Şimdi kendimi bulmak için uyandım

In the shadows of all I have created
Tüm yarattıklarımın gölgesi içinde

I’m longing to be lost in you
İçinde kaybolmayı arzuluyorum

(away from this place I have made)
(Yarattığım bu yerden uzakta)

Won’t you take me away from me
Beni benden uzağa götürür müsün?

Crawling through this world as disease flows through my veins
Bu dünyada sürünüyorum hastalık damarlarımda akarken

I look into myself, but my own heart has been changed
Kendime bakıyorum, ama kendi kalbim değişmiş

I can’t go on like this
Bu şekilde devam edemem

I loathe all I’ve become
Dönüştüğüm her şeyden nefret ediyorum

I’ve woken now to find myself
Şimdi kendimi bulmak için uyandım

In the shadows of all I have created
Tüm yarattıklarımın gölgesi içinde

I’m longing to be lost in you
İçinde kaybolmayı arzuluyorum

(away from this place I have made)
(Yarattığım bu yerden uzakta)

Won’t you take me away from me
Beni benden uzağa götürür müsün?

Lost in a dying world I reach for something more
Ölen bir dünyada kaybolmuş, daha fazlası için uzanıyorum

I have grown so weary of this lie I live
Yaşadığım bu yalandan çok yoruldum

I’ve woken now to find myself
Şimdi kendimi bulmak için uyandım

In the shadows of all I have created
Tüm yarattıklarımın gölgesi içinde

I’m longing to be lost in you
İçinde kaybolmayı arzuluyorum

(away from this place I have made)
(Yarattığım bu yerden uzakta)

Won’t you take me away from me
Beni benden uzağa götürür müsün?