11. Eternal (Enstrümantal)
Whisper
catch me as i fall
Düşerken beni yakala
say you’re here and it’s all over now
Burada olduğunu ve her şeyin bittiğini söyle
speaking to the atmosphere
Çevreye konuş
no one’s here and i fall into myself
Hiç kimse yok burada ve kendime düşüyorum
this truth drives me into madness
Bu gerçek beni çıldırtıyor
i know i can stop the pain if i will it all away
Aklımdan çıkartırsam bu acıyı durdurabileceğimi biliyorum
don’t turn away
Geri çevirme
don’t give in to the pain
Acıya teslim olma
don’t try to hide
Gizlenmeyi deneme
though they’re screaming your name
Adını haykırdıkları halde
don’t close your eyes
Gözlerini kapatma
God knows what lies behind them
Onların arkasındaki yatanları tanrı biliyor
don’t turn out the light
Işığı kapatma
never sleep never die
Asla uyuma, asla ölme
i’m frightened by what i see
Gördüklerimden korktum
but somehow i know that there’s much more to come
Ama bir şekilde biliyorum ki daha olacak çok şey var
immobilized by my fear
Korkum tarafından durağanlaştırıldım
and soon to be blinded by tears
Ve yakında gözyaşlarım tarafından kör edileceğim
i can stop the pain if i will it all away
Aklımdan çıkartırsam bu acıyı durdurabileceğimi biliyorum
don’t give in to the pain
Acıya teslim olma
don’t try to hide
Gizlenmeyi deneme
though they’re screaming your name
Adını haykırdıkları halde
don’t close your eyes
Gözlerini kapatma
God knows what lies behind them
Onların arkasındaki yatanları tanrı biliyor
don’t turn out the light
Işığı kapatma
never sleep, never die
Asla uyuma, asla ölme
never sleep never die
Asla uyuma, asla ölme
fallen angels at my feet
Düşmüş melekler benim yanımda
whispered voices at my ear
Kulağıma sesler fısıldıyorlar
death before my eyes
Gözlerim ölmeden önce
lying next to me i fear
Yanımda yatıyorlar, korkuyorum
she beckons me shall i give in
O beni çağırıyor, teslim olmalı mıyım
upon my end shall i begin
Sonumu başlatmalı mıyım
forsaking all i’ve fallen for i rise to meet the end
Tüm aşık olduklarımı terkediyorum, sonumla buluşmak için yükseliyorum
Imaginary
I linger in the doorway of alarm clock screaming, monsters calling my name
Alarm saatinin çığlık attığı, canavarların adımı söyledikleri kapı aralığında oyalanıyorum
Let me stay
Kalmama izin ver
Where the wind will whisper to me
Rüzgarın bana fısıldayacağı yerde
Where the raindrops as they’re falling tell a story
Yağmur damlalarının düşerken bir hikaye anlattıkları yerde
In my field of paper flowers and candy clouds of lullaby
Kağıttan çiçek ve ninninin şeker bulutlarından tarlamda
I lie inside myself for hours
Saatlerce kendi içimde yatıyorum
And watch my purple sky fly over me
Ve mor gökyüzümün üzerimde uçuşunu izliyorum
Don’t say i’m out of touch
İletişimde olmadığımı söyleme
With this rampant chaos – your reality
Hızla yayılan bu kaos ile – senin gerçekliğin
I know well what lies beyond my sleeping refuge
Uyuyan sığınağımın ötesinde ne yattığını biliyorum
The nightmare I built my own world to escape
Kabustan kaçmak için kendi dünyamı kurdum
In my field of paper flowers and candy clouds of lullaby
Kağıttan çiçek ve ninninin şeker bulutlarından tarlamda
I lie inside myself for hours
Saatlerce kendi içimde yatıyorum
And watch my purple sky fly over me
Ve mor gökyüzümün üzerimde uçuşunu izliyorum
Swallowed up in the sound of my screaming
Çığlığımın sesinde yutuldum
Cannot cease for the fear of silent nights
Sessiz gecelerin korkusundan (dolayı) duramıyorum
Oh how I long for the deep sleep dreaming
Oh derin uyku rüyasını nasıl da istiyorum
The goddess of imaginary light
Hayali ışığın tanrıçası
My Immortal
I’m so tired of being here suppressed by all my childish fears
Burada, çocukça korkularım tarafından bastırılmış halde bulunmaktan çok yoruldum
And if you have to leave
Ve eğer gitmek zorundaysan
I wish that you would just leave
Hemen gitmeni dilerim
Cause your presence still lingers here
Çünkü varlığının hala burada oyalanıyor (takılıp kalıyor)
And it won’t leave me alone
Ve beni yalnız bırakmayacak
These wounds won’t seem to heal
Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.
This pain is just too real
Bu acı fazla gerçek
There’s just too much that time cannot erase
Zamanın silemediği çok fazla şey var
When you cried I’d wipe away all of your tears
Ağladığında, tüm gözyaşlarını silerdim
When you’d scream I’d fight away all of your fears
Çığlık attığında, tüm korkularınla savaşırdım
I held your hand through all of these years
Tüm bu yıllar boyunca elini tuttum.
But you still have all of me
Fakat hala bana tamamen sahipsin
You used to captivate me by your resonating light
Sen beni tınlayan ışığınla büyülerdin.
Now I’m bound by the life you left behind
Şimdi geride bıraktığın hayat tarafından bağlandım
Your face it haunts my once pleasant dreams
Yüzün, benim bir zamanlar tatlı olan rüyalarımı ziyaret ediyor
Your voice it chased away all the sanity in me
Sesin, tüm akıl sağlığımı kovaladı
These wounds won’t seem to heal
Bu yaralar iyileşecek gibi gözükmüyor.
This pain is just too real
Bu acı fazla gerçek
There’s just too much that time cannot erase
Zamanın silemediği çok fazla şey var
I’ve tried so hard to tell myself that you’re gone
Kendime gittiğini söylemek için çok uğraştım
But though you’re still with me
Ama hala benimle olmana rağmen
I’ve been alone all along
Baştan beri yalnızım
Where Will You Go
You’re too important for anyone
Herkesten daha önemlisin
You play the role of all you long to be
İstediğin her şeyin rolünü üstlenmişsin
But I [I] I know who you really are
Ama ben gerçekte kim olduğunu biliyorum
You’re the one who cries when you’re alone
Sen tek başına kaldığında ağlayan birisin
But where will you go
Ama nereye gideceksin
With no one left to save you from yourself?
Seni kendinden kurtaracak birileri kalmayınca?
You can’t escape
Kaçamazsın
You can’t escape
Kaçamazsın
You think that I can’t see right through your eyes
Aklından geçenleri göremediğimi sanıyorsun
Scared to death, to face reality
Gerçeklerle yüzleşmekten ölesiye korkuyorsun
No one seems to hear your hidden cries
Kimse içindeki feryatları duyamıyor
You’re left to face yourself alone
Kendinle tek başına yüzleşmek zorunda kalıyorsun
But where will you go [where will you go?]
Ama nereye gideceksin
With no one left to save you from yourself
Seni kendinden kurtaracak birileri kalmayınca?
You can’t escape the truth
Gerçeklerden kaçamazsın
I realize you’re afraid [I realize]
Korktuğunun farkındayım
But you can’t abandon everyone
Ama herkesi arkanda bırakamazsın
You can’t escape
Kaçamazsın
You don’t want to escape
Kaçmak istemiyorsun
I am so sick of speaking words that no one understands
Kimsenin anlamadığı laflar sarf etmekten bıktım
Is it clear enough that you can’t live your whole life all alone?
Hayatını tek başına geçiremeyeceğini anlıyor musun?
I can hear you in a whisper
Seni fısıltılarda bile duyabiliyorum
But you can’t even hear me screaming
Ama sen benim çığlıklarımı bile duyamıyorsun
Where will you go [where will you go?]
Ama nereye gideceksin
With no one left to save you from yourself?
Seni kendinden kurtaracak birileri kalmayınca?
You can’t escape the
truth
Gerçeklerden kaçamazsın
I realize you’re afraid [I realize]
Korktuğunun farkındayım
But you can’t reject the whole world
Ama tüm dünyayı reddedemezsin
You can’t escape
Kaçamazsın
You won’t escape
Kaçamazsın
You can’t escape
Kaçamazsın
You don’t want to escape
Kaçmak istemiyorsun
Field Of Innocence
I still remember the world
Hala dünyayı hatırlıyorum
From the eyes of a child
Bir çocuğun gözlerinden
Slowly those feelings
Bu duygular yavaşça
Were clouded by what I know now
Bulutlandı şimdi bildiklerim sayesinde
Where has my heart gone
Kalbim nereye gitti
An uneven trade for the real world
Gerçek dünya için düzensiz bir takas
I want to go back to
Geri dönmek istiyorum
Believing in everything and knowing nothing at all
Herşeye inanmayı ve hiçbir şey bilmemeyi
I still remember the sun
Hala güneşi hatırlayabiliyorum
Always warm on my back
Sırtımdaki her zamanki sıcaklığı
Somehow it seems colder now
Her nasılsa şimdi daha soğuk gözüküyor
Where has my heart gone
Kalbim nereye gitti
Trapped in the eyes of a stranger
Bir yabancının gözlerine hapsoldu
I want to go back to
Geri dönmek istiyorum
Believing in everything
Herşeye inanmayı
As the years pass by before my face
Yıllar gözlerimin önünden geçtikçe
[totus desiderabilis]
As wars rage before me
Savaşlar karşımda hiddetle devam ettikçe
Finding myself in these last days of existence
Varoluşun sonunda kendimi buldum
This parasite inside me I forced it out
İçimdeki paraziti çıkardım
In the darkness of the storm
Fırtınanın karanlığında
[Iesu, Rex amirabilis]
Lies an evil
Kötülük yalanlar söylese de
But it’s me
Bu benim
Even In Death
Give me a reason to believe that you’re gone
Gerçekten artık burada olmadığına inanmam için bana tek bir neden ver
I see your shadow so I know they’re all wrong
Yanıldıklarını biliyorum çünkü hâlâ gölgen gözlerimin önünde
Moonlight on the soft brown earth
Kara toprağın üstüne düşen ay ışığı
It leads me to where you lay
Bana nerede yattığını gösteriyor
They took you away from me but now I’m taking you home
Seni benden aldılar ama şimdi ben seni eve götürüyorum
I will stay forever here with you, my love
Seninle sonsuza kadar burada kalacağım, aşkım
The softly spoken words you gave me
Demiştin bana tatlı tatlı
Even in death our love goes on
Ölsek bile aşkımız hayatta
Some say I’m crazy for my love, Oh my love [my love]
İnsanlar aşkım yüzünden delirdiğimi söylüyorlar, ah aşkım
But no bonds can hold me from your side, Oh my love
Ama hiçbir zincir beni senin yanından alıkoyamaz, ah aşkım
They don’t know you can’t leave me
Senin beni bırakamayacağını bilmiyorlar
They don’t hear you singing to me
Senin bana şarkı söylediğini duymuyorlar
I will stay forever here with you, my love
Seninle sonsuza kadar burada kalacağım, aşkım
The softly spoken words you gave me
Demiştin bana tatlı tatlı
Even in death our love goes on
Ölsek bile aşkımız hayatta
And I can’t love you, any more than I do
Ve seni zaten sevdiğimden daha çok sevmem imkânsız
I will stay forever here with you, my love
Seninle sonsuza kadar burada kalacağım, aşkım
The softly spoken words you gave me
Demiştin bana tatlı tatlı
Even in death our love goes on
Ölsek bile aşkımız hayatta
And I can’t love you, any more than I do
Ve seni zaten sevdiğimden daha çok sevmem imkânsız
People die, but real love is forever
(İnsanlar ölür, ama gerçek aşk sonsuza kadardır)
Anywhere
Dear my love, haven’t you wanted to be with me
Sevgili aşkım, benimle olmak istemiyor muydun?
And dear my love, haven’t you longed to be free
Ve sevgili aşkım, özgür olmayı arzulamamış mıydın?
I can’t keep pretending that I don’t even know you
Seni tanımıyormuş gibi davranmaya devam edemem
And at sweet night, you are my own
Ve tatlı gecede, sen benimsin
Take my hand
Elimi tut
[KORO:]
We’re leaving here tonight
Bu gece burayı terk ediyoruz
There’s no need to tell anyone
Kimseye söylemeye gerek yok
They’d only hold us down
Sadece bizi durdurmaya çalışırlar
So by the morning light
O yüzden sabah ışığıyla birlikte
We’ll be half way to anywhere
Herhangi bir yere doğru yolu yarılamış olacağız
Where love is more than just your name
Aşkın senin adından daha fazlası olduğu yere
I have dreamt of a place for you and I
Senin ve benim için bir yer hayal ettim
No one knows who we are there
Orada kimse kim olduğumuzu bilmiyor
All I want is to give my life only to you
Tek istediğim hayatımı sadece sana vermek
I’ve dreamt so long I cannot dream anymore
O kadar çok hayal ettim ki artık hayal edemiyorum
Let’s run away, I’ll take you there
Haydi kaçalım, seni oraya götüreceğim
Bu gece burayı terk ediyoruz
There’s no need to tell anyone
Kimseye söylemeye gerek yok
They’d only hold us down
Sadece bizi durdurmaya çalışırlar
So by the morning light
O yüzden sabah ışığıyla birlikte
We’ll be half way to anywhere
Herhangi bir yere doğru yolu yarılamış olacağız
Where no one needs a reason
Kimsenin neden aramadığı yerde
Forget this life
Bu Hayatı Unut
Come with me
Gel Benimle
Don’t look back you’re safe now
Arkana bakma, güvendesin artık
Unlock your heart
Kalbinin kilidini aç
Drop your guard
Nöbetçilerini uzaklaştır
No one’s left to stop you
Seni durduracak kimse kalmadı
Forget this life
Bu Hayatı Unut
Come with me
Gel Benimle
Don’t look back you’re safe now
Arkana bakma, güvendesin artık
Unlock your heart
Kalbinin kilidini aç
Drop your guard
Nöbetçilerini uzaklaştır
No one’s left to stop you
Seni durduracak kimse kalmadı
Lies
Bound at every limb by my shackles of fear
Tüm kollarım korkumun zincirleriyle bağlandı
Sealed with lies through so many tears
Gözyaşlarının arasındaki yalanlarla mühürlendim
Lost from within, pursuing the end
İçten kayboldum, sonu kovalayarak
I fight for the chance to be lied to again
Yeniden yalan söylenme şansı için savaşıyorum
You will never be strong enough
Asla yeterince güçlü olmayacaksın
You will never be good enough
Asla yeterince iyi olmayacaksın
You were never conceived in love
Asla aşka gebe kalmadın
You will not rise above
Asla yukarıda doğmayacaksın
Nakarat :
They’ll never see
Onlar asla görmeyecek
I’ll never be
Ben asla var olmayacağım
I’ll struggle on and on to feed this hunger
Bu açlığı doyurmak için uğraşıp duracağım
Burning deep inside of me
Benim içimde yanan
But through my tears breaks a blinding light
Ama kör edici bir ışık gözyaşlarımı deliyor
Birthing a dawn to this endless night
Bu sonsuz geceye bir şafak doğuruyor
Arms outstretched, awaiting me
Kollar açık, beni bekliyor
An open embrace upon a bleeding tree
Kucağını açmış kanayan ağacın üzerinde
Rest in me and I’ll comfort you
İçimde dinlen ve seni rahatlayacağım
I have lived and I died for you
Ben senin için yaşadım ve öldüm
Abide in me and I vow to you
Bana tahammül et ve ben sana yemin ederim
I will never forsake you
Seni asla bırakmayacağım
Nakarat
Away From Me
I hold my breath as this life starts to take its toll
Bu hayat kötü etkisini göstermeye başlarken nefesimi tutuyorum
I hide behind a smile as this perfect plan unfolds
Bu mükemmel plan öğrenilirken bir gülüşün arkasına saklanıyorum
But oh, God, I feel I’ve been lied to
Ama oh, Tanrım, bana yalan söylendiğini hissediyorum
Lost all faith in the things I have achieved
Başardığım tüm şeylere olan inancımı kaybettim
And I
Ve ben
I’ve woken now to find myself
Şimdi kendimi bulmak için uyandım
In the shadows of all I have created
Tüm yarattıklarımın gölgesi içinde
I’m longing to be lost in you
İçinde kaybolmayı arzuluyorum
(away from this place I have made)
(Yarattığım bu yerden uzakta)
Won’t you take me away from me
Beni benden uzağa götürür müsün?
Crawling through this world as disease flows through my veins
Bu dünyada sürünüyorum hastalık damarlarımda akarken
I look into myself, but my own heart has been changed
Kendime bakıyorum, ama kendi kalbim değişmiş
I can’t go on like this
Bu şekilde devam edemem
I loathe all I’ve become
Dönüştüğüm her şeyden nefret ediyorum
I’ve woken now to find myself
Şimdi kendimi bulmak için uyandım
In the shadows of all I have created
Tüm yarattıklarımın gölgesi içinde
I’m longing to be lost in you
İçinde kaybolmayı arzuluyorum
(away from this place I have made)
(Yarattığım bu yerden uzakta)
Won’t you take me away from me
Beni benden uzağa götürür müsün?
Lost in a dying world I reach for something more
Ölen bir dünyada kaybolmuş, daha fazlası için uzanıyorum
I have grown so weary of this lie I live
Yaşadığım bu yalandan çok yoruldum
I’ve woken now to find myself
Şimdi kendimi bulmak için uyandım
In the shadows of all I have created
Tüm yarattıklarımın gölgesi içinde
I’m longing to be lost in you
İçinde kaybolmayı arzuluyorum
(away from this place I have made)
(Yarattığım bu yerden uzakta)
Won’t you take me away from me
Beni benden uzağa götürür müsün?