İncelemeler

Detaylarıyla Evanescence’in Yeni Albümü İncelemesi (RadioMetal.com)

Fransa’da Ekim’in ortalarında çıkacak yeni Evanescence albümünü dinleme fırsatı kazandık ve sizi düşündüğümüz için düşüncelerimizi paylaşıyoruz! Bu albüm Amy Lee’nin grubunun hayranlarının aklını karıştırmayacak çünkü radyolar için yapılmış. “Ticari” metal hayranları bunu sevecek ve o tür müzikten nefret edenler büyük ihtimalle albümü dinlemeye başladıkları an unutacaklar!

Evanescence’i yeni bir ses keşfetmek için dinlenmez, Evanescence akılda kalıcı melodiler için dinlenir ve sevilir. Yüzleşelim bununla, melodileri kolay ve bazen sıkıcı olabilir ama yine de zevklidir. Basitçe “Evanescence” isimli bu üçüncü albüm bunu kesinlikle gösterecek. Nakarat kolayca akılda kalıyor ve Evanescence gibi bir gruptan tam beklenen şey: en iyi oldukları işi yapıyorlar – melodiler – ve büyük harfle G olan müzikal Gelişimi yabancı alanları keşfedip deney yapan sanatçılara bırakıyorlar.

Bu Evanescence albümü biraz sıkıcı ama bu onu kötü bir albüm yapmıyor –bundan çok uzak.

Açıklamalar:

01 – What You Want

Aldığımız şarkı listesine göre, single “What You Want” grubun yepyeni albümünü açan şarkı. Akılda kalıcı bir riff, biraz piyano ve Amy Lee’nin vokallerinin karışımı: Albümün geri kalanında bulacaklarımızı gösteren bir şarkı. Nakaratı çok melodik ve biraz orkestrası olan geleneksel bridge’e sahip. Bu, şüphe edilmeyecek bir şekilde, radyolar için yapılmış bir şarkı; aklınıza takılıyor ve tamamen albümün geri kalanı gibi.

Yani beğenmediyseniz… Okumayı burada bırakın.

02 – Made of Stone

Alice in Chains başlarını hatırlatan kirli bir sesle beraber kuvvetli bir riff, hemen piyanonun uçuşlarından önce. Modern metalin bulanık sularının tam ortasındayız şimdi, nu metali andıran birkaç küçük gitar riffleriyle beraber. Sorun: Bunu zaten daha önce binlerce kez duyduk. Bir önceki şarkının çizgisinde kalan “Made of Stone”, Amy Lee’nin yetenekli vokallerinin altını çiziyor. 2.10 dakikasında şarkıcının sesiyle mükemmel bir uyumda olan piyano ve klavye sayesinde semavi bir atmosfere ulaşıyoruz. O dakikada, Amy Lee tamamen serbest kalmış hissediyor, sesine tamamen hakim oluyor ve vokal tekniğinin zirvesine ulaşıyor. Bu çok harika andan sonra çok kısa bir gitar solosu geliyor. Bu albümde çok az solo var bu arada ve eğer bu solo biraz bile uzun olsaydı, kompozisyon şu an olduğu gibi sağlam kalmazdı.

Evet, bu albüm baştan sonra kadar radyo için yaratılmış.

03 – The Change

Tool’a benzer birkaç gitar notası, albümün üçüncü şarkısını açıyor. Ama nakaratı kolay ama yine de akılda kalıcı “Ohohoho”lar götürecek. “The Change”, bu “Evanescence” albümünün grubun önceki albümlerinin devamı olduğunu gerçekten kanıtlıyor, arada bir elektro sesler duysak bile.

Kısacası, “The Change”in içinde pek bir şey yok ve çoğunlukla yarattığı atmosfer üzerinden gidiyor.

04 – My Heart is Broken

Amy Lee’nin vokali piyano başlangıcından hemen sonra geliyor. Bu albümün ilk balladı mı? Aslında, hayır! Melodiyi piyano götürüyor ama kısa bir süre sonra riffler şarkıya katılıyor. Dinleyici bu albümü dinlerken kolayca sıkılabilir çünkü kompozisyonlar hep aynı ve en sonunda tüm şarkılar birbirine benziyor.

Şarkıları birbirinden ayırt etmenin bu kadar zor olması albümü çok standart yapıyor. “My Heart is Broken”ın hit olmak için potansiyeli var. İnsanların bu şarkının ikinci single olacağını düşünmesi doğal.

05 – The Other Side

Şarkıyı bateri açıyor ve çok klasik bir nakaratı var, saf Evanescence geleneği. “The Other Side”da dinleyicinin umursayacağı pek bir şey yok. Eleştirmenler büyük ihtimalle sanatsal açıdan boş olduğunu söyleyecekler ama biz sırf öylesine acımasız olmayacağız. Bu şarkının tadını bir arka plan şarkısı olarak çıkaralım, çünkü Evanescence tam da başka işler yaparken dinlenecek türden bir grup.

Bunun kötü olduğunu düşünebilirsiniz ama öyle işte.

06 – Erase This

Çok canlı bir ritme sahip piyano-bateri düeti açıyor bu şarkıyı. Bu, güzel kompozisyonun temeli olacak. Eğer akılda kalıcı bir nakaratı da olsaydı şarkının harika olurdu. Piyanonun aciliyet hissi, şarkı sözlerinin gerçek karakterini yansıtıyor. 2.34 dakikasında, Amy güzel sesini gösteriyor ve “Erase This”i daha da güzelleştiriyor. Bu, kesinlikle albümün en iyi şarkılardan biri.

Güzel bir başarı.

07 – Lost in Paradise

Piyano hâlâ burada ve sonunda albümün ilk gerçek baladına geldik. Konserlerde herkesin kollarını kaldırıp bir sağa bir sola sallandığı o bilinen an. Albümün buna ihtiyacı vardı! Peki, etkileyici mi değil mi? Sakin atmosfere mükemmel uyan bir orkestra açısı var. 1.51’de gitar/bateri düeti de geliyor, şarkıya kuvvet katmak için.

Diğer tüm balladlara kıyasla, daha iyilerini gördük ama hayranlar bu sakin şarkıyı beğenecekler.

08 – Sick

“Sick”teki gitar notaları bu şarkının daha çok rock doğrultusunda olduğunu gösteriyor. “Sick we are! Sick we are!” sözleri nakaratı oluşturuyor ve albümün genel tonuna çok iyi uyuyor. “Sick” öyle o kadar iyi değil ama yine de etkileyici.

09 – End of the Dream

“End of the Dream”de, her şeyin Amy Lee’nin sesinin etrafında döndüğünü fark etmeden edemiyorsunuz. Dinleyici kesinlikle müziğin, sese eşlik etmek için orada olduğunu hissediyor. Bu yüzden, şarkıyı dinlerken, biraz şaşkınlık içinde kalıyorsunuz çünkü hakkında hatırlayacak pek bir şey yok.

10 – Oceans

“What You Want”, “The Change”, ve “The Other Side”la beraber, “Oceans” şu anki Kuzey Amerika turunda yeni albümden çalınan dördüncü şarkı. Klavye (ki şarkının başında daha sentetik bir sesi var), Amy Lee’nin sesi ve bu sesleri birbirine bağlayan arka plandaki “ahaha”lar, bu şarkının ana özellikleri.

11 – Never Go Back

Bu şarkıda, tüm albümde olduğu gibi, piyanonun yeri büyük. Şarkı uzun bir gitar notasıyla bitiyor ve hâlâ grup için standart bir şarkı. Şu ana kadar anlamış olmanız gibi, tüm albüm için de.

12 – Swimming Home

Bu şarkıda, elektronik elementleri daha güçlü bulabilirsiniz. “Swimming Home” albümü sessizce bitiriyor. A Thousand Suns’da Linkin Park’ın seçtiği yolu hatırlatan semavi bir son-şarkı. Elektronik elementlerine rağmen, sıkıcı bir şarkı.

“Swimming Home”la, tekrar Amy’nin sesinin dinleyici için her şey olduğunu anlıyoruz.

Wikipedia France’e göre, MTV “What You Want” için “kesinlikle bir yenilik, büyük ihtimalle de Evanescence’in şu ana kadar yaptığı en sert şarkı. Gitarlar arı kovanı gibi uğulduyor, gitarlar çarpıntılı ve ilkel ve (Beck’in babası David Campbell tarafından düzenlenmiş) yaylılar kabarıp insanı deliyor. Bir de dev bir nakaratla Lee’nin vokallerini ekleyin ve rock radyo’larını temellerinden sarsabilecek kadar güçlü bir şarkıya sahip olursunuz,” demiş.

Bu albümün rock radyo istasyonlarını ve onların dinleyicilerini çok mutlu etmesi şaşırtıcı olmaz. Yine de, albüm iyi olmasına rağmen, aynı zamanda çok tahmin edilebilir. Albüme kendi isimleri “Evanescence” ismini vermiş olmalarını göz önünde bulundurursak, zaten grup kendini kasmamış ama bu ismin albümün kompozisyonunu çok güzel özetlediği doğru: Evanescence, tam bir Evanescence albümü yapmış.

Evanescence’in üçüncü albümü 10 Ekim’de Fransa’da çıkacak, bir sonraki günde de Amerika’da.

image

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir