Röportajlar

Billboard Röportajı

Japon Wagakki Band ve Evanescence’ten Amy Lee Birbirlerinin İlk İzlenimleri ve Ortak Çalışmaları Hakkında Konuşmak İçin Bir Araya Geldiler

Şubat ayında, Japon Wagakki Band grubu Evanescence’ten Amy Lee’yi tek seferlik bir konser olan “Premium Symphonic Night Vol. 2” için Osaka-Jo Hall’a Japonya’ya davet ettiler. Vokalistleri Yuko Suzuhana ve gitaristleri Machiya, konserden önce Lee’yle oturup birbirleriyle kendi grupları ve performansları hakkındaki ilk izlenimlerini karşılaştırdılar ve hem sahnede hem stüdyodaki ortak çalışmaları hakkındaki düşüncelerini paylaştılar.

Ortak çalışmalarının sonucu olan “Sakura Rising” bu röportaj ilk yapıldığından beri çıktı ve hakkında Amy Lee bu yorumları yaptı: “Bu şarkı birlik olmak ve umut hakkında. Dünyanın diğer ucunda olsak bile aynı sorunlarla yüzleşiyoruz ve birbirimizle savaşacağımıza beraber savaşmalıyız.”

Şimdi okuyacaklarınız Billboard Japan’ın üç sanatçıyla yaptığı uzun bir röportajdan parçalar. Röportajda kendi müzik tarzları, ortaklıkları hakkındaki düşünceleri, uluslararası müzik dünyasına nasıl girebilecekleri ve başka bir sürü şey hakkında konuştular.

Billboard Japan: Amy, Wagakki Band’i nasıl keşfettin ve onları ilk kez dinlediğinde haklarında ne düşündün?

Amy Lee: Plak şirketlerimiz aynı, beni onlar tanıştırdı. Hemen hayranları oldum, müziklerini çok ilgi çekici ve tamamen kendilerine has buldum. Hiç benzeri bir şey duymamıştım. Garip bir şekilde bana kendimi de hatırlattılar. İşte, evet, anında bayıldım.

Onlar ve başka gruplar arasındaki fark nedir sence?

Lee: Çok şey var. Öncelikle, bir sürü grup üyeleri var. [Burada kahkaha attı.] Bu ilk farkları. İkinci olarak, geleneksel ve antik Asya enstrümanları kullanmaları. Bunu daha önce duymamıştım; hiç zorlama da gelmedi. Oluyor yani, çok doğal geliyor, kulağa çok büyük geliyor. Tabii ki böyle büyük hissettiren seslerin hayranıyımdır, onlar da tam öyle büyük ve güzel. Bilemiyorum, sanki kendi orkestraları varmış gibi. Normalde kendi orkestraları yok aslında da şimdi konsere bir orkestrayla çıkacaklar. İşte, çok büyük ve kendine has bir ses, bayıldım.

Japonya dışında bir Evanescence konseri sırasında tanıştınız, değil mi?

Machiya: Sanırım 2018 Haziran’ıydı. Evanescence bir orkestrayla turdaydı. Amy bizi tanımlarken “büyük ses”imizden bahsetti, biz de aynen bunu gördük onlarda. Ağır, rock ve klasik müziğin çok güzel bir karışımıydı. Bizim şimdi bir orkestrayla kendi ortaklığımıza çok benzettim.

Amy, Wagakki Band’le beraber çalışarak ne başarmayı umuyorsun?

Lee: Müzik yazarken kendimi böyle biraz rahatsız ve tanıdık olmayan durumlara sokmayı seviyorum. Hepimizin böyle tanıdık ve güvende hissettiren hareketleri vardır, hep kendimizi oraya giderken buluruz; benim için piyano başında veya elimde gitarla şarkı yazmam gibi.

Ama, özellikle son on yıldır, kendimi farklı şekillere sokarak, müziği benimkinden farklı olan kişilerle çalışarak ya da tüm grubumla böyle bir çember yapıp rastgele doğaçlama bir şeyler çalarak falan çok farklı enerjilere ve renklere ulaşabildiğimi fark ettim. Daha önce bilmediğin şeyleri de öğrenmeni sağlıyor.

Bir sürü farklı müzik tarzı severim; o nedenle böyle farklı bir dünyaya girip farklı bir rengi yakalamaya çalışma fırsatı benim için eğlenceli bir şey. Farklı reçeteler farklı sonuçlar yaratıyor demeye getiriyorum. Bu yüzden ne olacağını ben de bilmiyorum ama işte tam bu nedenle heyecan verici.

Yuko Suzuhana: Denemek istediğim bir şey var. Benim Japon gamı kullanan shigin söylem tarzımla (geleneksel Japon şiir performansı için kullanılan özel bir tarz) Amy’nin rahat yüksek notalarının üst üste binmesinin nasıl olacağını duymak istiyorum. Benim grubum nadiren böyle herkes bir arada toplantı sırasında şarkı yazar; o yüzden heyecanla bekliyorum nasıl olacağını.

Bu oturumdan birkaç ortak çalışma bekleyebilir miyiz gelecekte?

Lee: Umarım. Baskı yok. [Bu sırada Lee tahtaya üç kez vurdu.] Normalde daha şarkı yazılmadan haber yayarım ama kim bilir. Yeni uçak yolculuğu yaptığım için biraz rahatsız hissediyorum hâlâ. Sabah beş buçukta aklıma bir fikir geldiği için uyandım. Beş buçuktan altı buçuğa kadar telefona bu fikrimi kaydetmekle uğraştım sonra üzerinde çalışayım diye, onun için heyecanlıyım. Şarkı için masaya getirebileceğim bir parça fikrim var.

Amy, başka ülkelerde tura çıktığında herhalde o ülkenin yerel müziklerini dinleme fırsatın oluyordur. Wagakki Band’in sana özellikle Japon gelen taraflarını bize anlatır mısın?

Lee: Dün prova sırasında ilk kez onları canlı görmüş oldum ve Yuko’nun sesinden oldukça etkilendim. Çok özgün buldum; o bahsettiği shigin tekniğine aşina değilim. Daha önce kullanılışını duydum ama modern müzikte değil. Arkasında o kadar çok enstrümanla duymak çok ilginçti. Hâlâ çok güçlü duyuruyordu kendini. Yuko’nun sesi gerçekten çok güçlü.

Özellikle bir rock grubunda kadın olmanın dikkat edilmesi gereken taraflarından biri sesinin odağını ve projeksiyonunu kontrol edebilmek ki enstrümanların gerisinde kalıp kaybolmasın. Onun sesi odadaki müziğin de üstünde oldukça keskin, güçlü ve güzeldi.
Müzik dinleme yöntemlerinin geldiği noktaya baktığımızda, Japonya’dan gelen müzikleri başka ülkelerde bulmak herhalde eskisinden daha kolaydır.

Wagakki Band gibi bir gruba uluslararası müzik dünyasına girebilip kabul görmek için ne tavsiye verirsin?

Lee: Ay, bu zor bir soru. [Burada güldü.] Bilmiyorum, yaptığını yapacaksın! Sizinki gibi büyük bir prodüksiyona sahip olan bir grup için karışık bir durum; bu kadar büyük olunca gösteri yapabilmek için çok zahmet gerekiyor. Hem çok pahalı hem de bir sürü insan içeriyor. Bizim sadece beş üyemiz var ama sesimiz yine büyük olduğu için uğraşılacak çok unsur var. Herhangi bir yere gitmek bayağı uğraş gerektiriyor. O yüzden çok uzak yerlere gitmek zor olabilir; özellikle kendi ülkenizde sahip olduğunuz kadar büyük bir seyirci kitleniz yoksa. Ama bence en iyi tavsiye yine de gitmek.

Bence müziğiniz için markette yer var, çünkü cidden çok özgünsünüz. Diğer müziklerin arasında kolay kolay kaybolmaz, onlara benzer kalmaz. Sizinle vereceğim konser için hava atarken sizi gösterdiğim arkadaşlarımın hepsi sizden etkileniyor, sizi ilginç buluyor ve konserinize gelmek istiyor. O yüzden bence bir deneyin şansınızı!

İnternet üzerinden müzik bulabiliyor olmamız harika bir şey. Bu savaşın büyük bir kısmı. Ben daha lisedeyken ve bir plak şirketimiz yokken her nasılsa Kanada’da bir radyo istasyonu bizim müziğimizi bulmuştu ve Kanada’da küçük bir dinleyici kitlemiz olmuştu. Bunu çok havalı bulmuştum. Bence kulaktan kulağa gidiyor böyle şeyler. O yüzden insanların bulabileceği yerlerde bulunmak önemli.

Suzuhana: İnsanlar müziğimizi İnternet üzerinden buldular, o yüzden anlıyorum. Youtube’da dünyanın her bir yanından yorumlar gördüğümde bunu avantajımıza çevirip yeni kapılar açabilmek için kullanabileceğimizi düşünüyorum.

Eskiden Japon sanatçıların uluslararası başarı elde edebilmek için İngilizce şarkı söylemeleri gerektiği düşünülüyordu.

Machiya: İlk kez Japonya dışında bir yerde konser verdiğimiz zaman bu dil farkı hakkında ne yapabileceğimizi düşünmüştük.

Lee: Bence bu artık doğru değil. Son zamanlarda bir sürü Asyalı grup Amerika’da popülerliğe ulaştı. BABYMETAL ve BTS gibi. Tabii ki onların müziğinin stili sizinkinden başka, ama Amerikalıların onları bu kadar benimseyebildiğini düşünürsek, iyiye bir işaret bence. Bence dünya yavaş yavaş daha açık fikirli oluyor, insanlar kendi ülkelerinden başkalarının daha farkında oluyor.

Umarız bu ortaklık gelecekte beraber tur vermenize kadar gider.

Machiya: Buna bayılırız. Dünya turu, kesinlikle.

Lee: Japonya’da ben sizin ön grubunuz olurum, Amerika’da da tam tersi!

[Buradan sonra okuyacaklarınız, “Sakura Rising” çıktıktan sonra Amy Lee ile yapılan yeni bir röportajdan güncellemeler.]

“Sakura Rising” şarkısında dinleyicilerinize ne mesaj göndermek istediniz?

Lee: Bu şarkı birlik olmak ve umut hakkında. Dünyanın diğer ucunda olsak bile aynı sorunlarla yüzleşiyoruz ve birbirimizle savaşacağımıza beraber savaşmalıyız. Yuko’yla ben şarkı sözlerini salgın ilk başladığında yazıyorduk ve ilkbahardı, çiçekler açıyordu. Nasıl kışın ardından kurumuş ağaçlar mucizevi bir şekilde yeşil yeşil yapraklar aşabiliyorsa, küçük küçük tomurcuklar çiçek açabiliyorsa, biz de düştüğümüz yerden tekrar kalkabiliriz. Bunu da atlatacağız ve birbirimize kavuşacağız.

Şarkı bittikten sonra ilk dinlediğinizde tepkiniz neydi ve dinleyicilerinizin şarkıdan ne almasını istiyorsunuz?

Lee: Ortak çalışmaların en sevdiğim tarafı, sonucunun ne kadar beklenmedik olabilmesi. İki farklı şeyi ilk kez bir araya getirince ve serbest bırakınca, sonucu her türlü şey olabilir. Yeni bir renk bulabilirsiniz. Şarkıyı dinlediğimde Wagakki Band’in sesini de kendi sesimi de duyuyorum içinde ama aynı zamanda bana tamamen yeni gelen bir şey de duyuyorum. Bayıldım! Olabileceklerin sınırlarını yoklayarak yeni şeyler öğrenebiliriz, icat edebiliriz, geliştirebiliriz. Umarım bu da insanların fikirlerini ve kalplerini açmaya yarar.


Çeviri için Zeynep Sıray ve Öykü Yıldızhan’a teşekkürler.

Kaynak: billboard.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir